Son woyvoda dan itiraflar. | Define işaretleri ve anlamları

Son woyvoda dan itiraflar.

Apollon

Kullanıcı
Katılım
23 Ekim 2011
Mesajlar
74
Beğeni
44
Puanları
8
Son woyvoda dan itiraflar.
SON WOYVODA DAN İTİRAFLAR

Ocak 1845 Aklıma bir anda tüm bu gizli çalışmalarımı birgün gelipte çözecek o osmanlı torununa geldi Acaba bu kıta böyle bir süper beyine sahip bir çocuk doğururmu bu osmanlı karıları. Olaki böyle bir zekaya sahip benim tüm bu çalışmalarımı çözecek olursa işte o zaman tüm hıtistiyan aleminin sonu geldi demektir. Çünki bu beyne sahip bir osmanlı nın neslide ona çekecek ve en az onun kadar düşünecek değil sade babası gibi benim faliyetlerimi tüm bizans faliyetlerini çözer... Tüm hıristiyan aleminin renkli rüyasını yok eder. Buda şimdiki ve önceki osmanlı imparatorluğunun çok daha güçlüsü kurulur. Ve ebediyete dek hüküm süreceği anlamına gelir. Böyle bir şeyi düşünmek ve hayal etmek bile beni korkutuyor inanıyorumki İsa tüm hıristiyan alemini koruyacaktır... Ama kahinim ve çok değer vermiş olduğum papazım Pancov yaptığı çalışmalar gizli güçler ile görüşmeleri sonucu benim gerçekten korkumu doğrulamakta idi...Dolayısı ile tüm bu olayı mümkün oldukça geciktirebilmek için tüm karanlık güçleri seferber edecek en güçlü tılsımlar yapılarak bu kitabımı ebedi istirahatgahına yerleştirip ayrıyeten bu alana o denli bir tılsım bıraktıkki Akrepler ve yılanlar dünya var oldukça bölgemi ve özellikle bu kitabı DEFN ettiğim bu yeri bekleyeceklerdir...Taki Tanrı benim korktuğum ve tüm hıristiyan aleminin gelecekte çok korkacakları o osmanlı kahramanı bu kitabımı bulup çözeceği güne dek Marmara denizi dört adacıklar mevkiinden karaya çıktık.

Kara tepe istikametine ilerliyoruz. Yolumuzun deniz tarafında etrafı taş duvarla çevrili çobanına ait kulübesi bulunan kapısı denize karşı Domuz Koturası var. Daha ileride çok az suyu bulunan Çatak Deresi üzerine kurulmuş sade mermerden mamul korkulukları dahi bulunan süslü Efendi Köprüsü’nden geçtik ve nihayet daha ileride anayoldan ayrılarak Kara tepe’ye tırmandık. Zirveye yakın kayalıklar önünde yol ikiye ayrılmıştı. Mıntıkanın iç kısmına giden yolun ağzında yerdeki ve yerli olan kayaya tam takım ve üzerinde binilmeye müsait ön sol karşısında kantarması asılı bir Eyer yapılmıştı. Kara tepe’nin en hakim noktasına denizden çıkışımızdan 4-5 saat sonra gelebildik. Buralardaki bütün kayalar kırçıllı ve işlemeye müsait mermerdir. Elimizdeki mevcudu koymaya müsait yeri seçtik. Bu arada kayalıkların en yüksek yerinde gözcülük yapan arkadaşımız daha evvelden yapılmış bir işareti haber verdi. Şöyle ki; bu işaret içerisinde iki kişi rahat yatabilecek etrafı kıyılıklı ve kornişli bir Tekne idi. Kendi işimizi gördükten sonra bu Tekne’nin gün doğu köşesini kırdık. Etrafı göz muayenesine tabi tuttuğumuzda kraliyet devrinden kalma bir de Höyük gördük. Artık işlerimiz bitmişti. Çerkez Eyeri’nin önündeki yoldan Kurt Tepe’ye doğru yola koyulduk.

Altı saatten fazla bir zamanda tepeye çıkarken dik kayalık bir yerde yol yine ikiye ayrıldı. Burada da, yine mıntıkanın iç kısmına giden yola işaret olarak ağzı açık bir Kurt Başı çizilmiş olduğunu gördük. Kurt Tepe düzlüğünde biz sivri bir kurt mezarı inşa edip yakınada o tepeye yabancı ve siyah bir taşa bir istavroz yaparak yere diktik. Bundan sonra ağzı açık kurt başının gösterdiği yoldan dört saat kadar ilerlemek suretiyle üzerinde tarihi kartal yaşayan azametli Kartal Kaya’nın üzerine çıktık.

Solumuzdaki kaya çok büyük, oldukça sivri olup askıda ağzı fırına benzeyen mağarasının kapı tavanına koyun çanını asarak sivri kayayı da kaydımıza aldık. Sağ tarafımızda üçüncü kaya ayrı büyüklükte olup şahinler uçuştuğundan buna da Şahin Kaya dedik. Üç kaya arası iki çatak dersi birleşip aşağılara doğru takip edildiğinde derenin sağında birbirinden bakıldığında gözükmeyen üç mağara vardır. Bunlar Sulu, İsli ve Kemikli mağaralardır.

Sulu mağaranın içerisine girdiğimiz zaman kaynayıp sola doğru akan ve ark içine alınmış suyu takip ettiğimizde bu arkın sağ ve solunda insan ve hayvan gidiş gelişine müsait yol da vardır. Burada sağlı sollu insan ve hayvan barınağı odalar görürüz. Ve nihayet su mağara içinde kaybolur. Mağarayı devam ettiğimiz zaman yeryüzüne çıktığımızda ancak üç-beş kişinin oturabileceği bir kaya düzlüğü ve fakat her tarafı uçurum olup aşağılarda gördüğümüz halkı yerli Yörük olan yeni köydür. Tekrar geriye dönerek giriş kapısından çıkıp selamet buluruz.

İkinci mağara İsli mağaradır. Bu mağarada çok fazla ateş yakıldığından hemen her tarafı isli olup iç kısımlara doğru mağara iki kola ayrılır. Bunlardan birinden gitmek çok tehlikelidir. Diğer kolunda insan barınakları vardır.

Üçüncü mağara Kemikli mağara olup, giriş ağzı çok büyük içi meydanlık gibi ve son tarafta büyük bir yığıntı olup kazıldığında bol insan kemikleri ve katır kemikleri ve nallarına rastlarız. Bu mağaranın daha iç kısmı da aynen isli mağara gibidir. Ayrıca mağaranın girişinde olan meydanlıktan yeryüzüne kadar hususi delinmiş yuvarlak duman ve hava bacası olup, mağaralar çıkışımızda hemen solunda da, kapalı bir kuyu vardır.

Bundan sonra dereyi takip ettiğimizde bu dere Çukurköyün (Çukurcambaz) ortasından geçip aşağılara iner. Bu köy 40 hane kadar olabilir. Evlerinin baktığı tarafta, yani dereyi aşağı istikamette takip ettiğimizde dirsek dirsek kıvrılarak gider ve bu dirsekler önünde ayrı ayrı üç dübek taşı olup ortadaki kırıktır. Bunun tam karşısında birbirine dayalı iki büyük kayanın altı çadır gibi olup çobanlar ateş yaktığından işlenmiştir. Bunlara çatma veya isli kayalar denir. Çukurcambaz köyünden kasabaya giden yol üzerinde 20 kadar binek taşı olup, bunların çoğunda rakam veya başka işaretler vardır.

Çukurköy’den tekrar Kartal Kaya’ya çıkar da, bu kayaya geldiğimiz yolu Tahtalı köye doğru devam ederken saatli kayayı bu yolun sağında göreceğiz. Bu noktada da yol ikiye ayrılacak. Bir tanesi Türbe tepeye çıkarken Ambar kayanın yakınında olan Ayazma’ya bir patika gider. Ayazma önünde yarım değirmen taşı vardır.

Ambar kaya ambar biçimi oyuktur. İçinde meşale, gül ve istavroz resimleri var. İsatavrozun bir ucuna hazan yaprağı dahi işlenmiştir. Daha yukarı çıkarken şahini tavşana saldırır vaziyette yapılmış olduğunu görürüz. Türbe Tepe üstünde türbe meydanında koltuk gibi üç oturak taşı, yan tarafta oyma nöbetçi mahalli alnında yarım ay, onun karşısında bütün ay güne bakıyor halde yapılmış olup, 3-5-7-9-11 rakamları yazılıdır. Aynı tepede ayrı bir yerde bir kahve tepsisi alt alta 8 fincan, cezvenin ağzı önünde 4-8-16 rakamları vardır. Hemen yakınımızda patika ikiye ayrılıp bir tanesi taş döşeme bir yola çıkar. Bu yolu yukarıya doğru takip edince solumuzda taşında bir salkım üzüm resmi olan suyu çok az akan Çırçır Çeşme’nin arka taraflarında gayda ve daha ayrı yerde de sakallı keçi başı resimleri vardır. Çeşme önündeki yoldan tepe üzerine çıktığımızda Hora meydanı ortasında sandıkvari siyah bir taş olup bir köşesinde sancak deliği vardır. Meydanın çevresinde 41 oturak taşı olup bazıları hususi yapma, bazıları biçimsiz taşlardır. Bunların bazılarında rakam, istavroz gibi nişanlar vardır.

Muradiye köyü yakınlarında gelin ata binmiş, alayı arkasında çalgıcıları dahi mevcuttur. Bu kayanın mevcut olduğu tepenin hakim noktasında siyah taşa oyulmuş susam tavası ve ayrıca oyuklar. Yine buralara yakın içinden az su akan fakat çok sarp bir derenin kayalıklarında bol domuz resimleri bunların ortalamasında dik bir kayadan inen su yarıntısı karşısında eskiden çalıştırılmış bir altın madeni ocağı vardır. Su yarıntısı ile sarp derenin birleştiği yerdeki kayanın burnunun yüksek ve sarp yerinde olarak değirmen kayası yapılmış ve bu kayanın dört yönüne birer istavroz vurulmuştur. Uzunhasan köyü dersi ve değirmenleri en altta olan değirmenin önünde hiç biçimsiz manda gibi siyah bir taş vardır. Çaltıdere köyü yakınlarında önü düzlük olan bir kaya burnunda trança balık sanki sudan çıkmış tekrar dalacak gibidir. Göksu’nun başı Üç tepelerin orta tepe dibinden çıkar. Hersek köyünün yanından geçerken büyük su uçtu şelale yapar. Buranın tam doğusu 103 adım mesafede dört köşe bir taşta koyun başı sığacak büyüklükte halka oyuğunun baktığı istikamette bir yığın toprak olup, rengi bu araziye uymaz ve üzerinde katiyen ot bitmez. Buraya da yakın bir yerde üstüne üç çentme basamak ile çıkılabilen bir kayanın üzerinde iki daire çizilidir. Bunların birinden ayrıca çekilmiş bir su oluğu var. Bu istikamette ve çok yakınında üzerine oturulacak bir koltuksu taş ve bir de, dede vardır.

Horoz köyü yakınlarında sırtında cüppe elinde tesbihi olan bir derviş 75 adım karşısında da, boynunda istavrozlu bir papaz vardır. Tekke köyü içerisinde bir ziyaret yeri olup, yukarısına çıkarken kayalıklarında konçlu çizme resmi var.

Ayrı ayrı üç şahısa ait değirmenlerin karşısındaki kuru dere istikametinde Karacalar köyü yakınında dikili bir kayada posta güvercini resmi vardır.
Karahasan köyü ile yeniköy arasında minare kayaya çıkan merdivenlerden alt kısımdan 12 tanesi kırık olup aynı köyler arasında kurudere üzerine kurulmuş 3 gözlü kemer köprü üstünden değirmen arkı geçer. Bu köprünün orta kemerinde bir karaca başı ve istavroz, ilk gözünde de, siyah dört köşe bir taşta Kara Hasan yazılıdır. Köprüden geçen arkın suyu papazın değirmenine, değirmenin karşısında da, papazın mağarasına gideriz.
 
Üst