- Katılım
- 16 Şubat 2016
- Mesajlar
- 1,392
- Beğeni
- 4,501
- Puanları
- 113
- Yaş
- 50
Tarihin kalbine dokuna bir Ege mirası: Antik çağlardan günümüze ulaşan, UNESCO korumasındaki Bergama'da gezilecek yerler
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, antik dünyanın en önemli kültür ve bilgi merkezlerinden biri olan Bergama; yalnızca Anadolu’nun değil, dünyanın da eşsiz hazinelerinden biri olarak öne çıkıyor. Antik çağlardan bugüne kadar ayakta kalabilmiş yapıları, arkeolojik zenginlikleri, şifalı kaplıcaları, otantik mahalle dokusu ve kendine has mutfağı ile gezginler için benzersiz bir deneyim sunuyor. Eğer rotanızı Bergama'ya çevirmeyi düşünüyorsanız işte mutlaka görmeniz
Tarihiyle, doğasıyla, kültürüyle öne çıkan Bergama; sadece geçmişin izlerini taşıyan bir yer değil. Bugünle kurduğu canlı bağı da içinde taşıyan özel bir kent. Her köşesi bir hikâye anlatıyor, her taşı bir medeniyetin yankısını taşıyor. Tarihî dokusuyla, otantik sokaklarıyla ve yöresel lezzetleriyle her zaman unutulmaz anılar yaşatıyor. Siz de İzmir'in bu nadide köşesini merak ediyor ve "Bergama'da gezilecek yerler nereleri?", "Bergama'da ne yenir?" gibi sorulara yanıt arıyorsanız detayları sizler için derledik.
Bergama Nerede ve Neden Bu Kadar Önemli?
İzmir’in kuzeyinde, merkeze yaklaşık 104 kilometre uzaklıkta yer alan Bergama; yüzölçümü bakımından İzmir'in en büyük ilçesi olma özelliğini taşıyor. "Bergama neden önemlidir?" derseniz burası Anadolu'nun en köklü yerleşimlerinden biri. Ayrıca adını antik çağlardan bugüne dek taşımayı başarmış nadir bölgelerden.
Antik dönemdeki adıyla Pergamon olarak bilinen bu yerleşim yeri yalnızca Ege’nin değil; tüm Akdeniz dünyasının önemli merkezlerinden biri olmuş. Persler, Frigler, Traklar, Selevkoslar, Büyük İskender’in halefleri, Roma ve Bizans İmparatorlukları gibi pek çok güçlü medeniyetin etkisini taşıyan bu topraklar; 1341 yılında Osmanlı Devleti egemenliğine geçmiş. Böylece hem İslam hem Türk-Osmanlı mimarisine ev sahipliği yapmaya başlamış.
Bergama, 2014 yılından bu yana UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alıyor. Zengin tarihi, kültürel birikimi ve doğal yapısıyla yalnızca tarih meraklılarının değil; her yaştan gezginin ilgisini çekiyor. Bu bölgenin her karışı âdeta bir açık hava müzesi niteliği taşıyor.
Bergama’ya Nasıl Gidilir?
Bergama’ya ulaşım oldukça pratik. İzmir Adnan Menderes Havalimanı'na indikten sonra İZBAN banliyö treniyle Aliağa’ya kadar ulaşabilir, buradan kalkan 835 numaralı ESHOT otobüsleriyle Bergama’ya geçebilirsiniz ya da dolmuşları kullanabilirsiniz. Şehirlerarası otobüs firmalarının da Bergama’ya doğrudan seferleri bulunuyor. Özel araçla gitmeyi tercih edenler içinse İzmir-Çanakkale karayolu üzerinden kuzeye doğru ilerlemek yeterli. Yol boyunca Bergama tabelalarını takip etmek, sizi kolaylıkla bu tarihî bölgeye ulaştıracaktır.Bergama'da Gezilecek Yerler
"İzmir Bergamada neler var?" derseniz işte mutlaka görmeniz gereken yerler:
Yaşayan Tarih: Kale Mahallesi'nin Sıcacık Sokaklarında Zaman Duruyor
Bergama’nın en karakteristik mahallelerinden biri olan Kale Mahallesi, adını aldığı Akropolise yakın konumuyla dikkat çekiyor. Burada vakit geçirdiğinizde yalnızca antik yapılara değil, aynı zamanda hâlâ canlılığını sürdüren mahalle kültürüne de tanıklık ediyorsunuz. Mübadele döneminden kalan Rum evlerinin taş mimarisi arasında hâlâ çocuk sesleri yankılanıyor diyebiliriz.
Komşuluk ilişkileri ise sokağa taşmış durumda. Kadınlar kapı önlerinde fasulye ayıklıyor, yaşlılar gençlerin cep telefonundan videolar izliyor. Mahallenin en can alıcı noktalarından biri ise Rum döneminde domuz ticareti yapılan, bugün ise "Domuz Meydanı" adıyla anılan alan. Burada yer alan ve geçmişte Kafeneon Attalos olarak kullanılan yapı, günümüzde Bergama Ticaret Odası Restoranı olarak hizmet veriyor.
Bir Renk Paleti Gibi: Atmaca Mahallesi ve Roman Kültürü
Atmaca Mahallesi, Bergama’nın Roman nüfusunun yaşadığı ve kültürel renkliliğiyle bilinen özel bir mahalle. Müzisyen Hüsnü Şenlendirici'nin övgüyle bahsettiği bu yer, zorluklara rağmen umudun ve müziğin hiç susmadığı bir yaşam alanı. Atmaca Mahallesi’nin samimi atmosferi, sadece Roman kültürünü tanımak isteyenler için değil; Bergama’nın çok katmanlı yapısını anlamak isteyenler için de önemli bir durak.
Bergama’nın Kalbi: Bergama Merkez
Her ne kadar Bergama gelişen bir ilçe görünümünde olsa da merkez sokaklarında dolaşırken kendinizi hâlâ eski bir Anadolu kasabasının samimi havası içinde buluyorsunuz. Çarşıda kolonya dolduran dükkânlar, kaldırım boyunca dizilmiş hayvanlarını satışa getiren köylüler, geleneksel el işi ürünler satan tezgâhlar; hepsi gündelik hayatın bir parçası. Burada âdeta teknolojiyle yarışmayan bir zaman akıyor.
Merkezdeki küçük restoranlarda yöresel lezzetleri tatmak, Bergama'nın gündelik yaşantısına kısa bir pencere aralamak gibi. El sanatlarıyla bezeli dükkânlar, nostaljik bir tat bırakıyor hafızalarda. Yani Bergama’nın merkezi, bir yandan ticaretin kalbi olmaya devam ederken öte yandan otantik dokusunu korumayı da başarıyor.
Pergamon’un Taşları: Bergama Antik Kenti’ne Yolculuk
Bergama'nın tarihî yerleri de insanı âdeta büyülüyor. Buranın yalnızca Türkiye için değil, dünya tarihi açısından da önemli bir konumda olduğunu gösteren en büyük delil, antik kent Pergamon’un kalıntıları. Antik çağlarda bilim, sanat, mimari ve sağlık alanlarında merkezî bir rol üstlenmiş olan bu topraklar; bir dönem Roma İmparatorluğu’nun Doğu kanadının başkentliğini bile yapmış. Üstelik papirüs ithalatının durmasıyla burada icat edilen parşömen kâğıdı, bilgi çağının gelişmesine katkıda bulunan devrimsel bir buluş olmuş. Bu buluş ise bilgi üretiminin yanı sıra yazılı kültürün kalıcılığını da derinden etkilemiş.
Pergamon’da kurulan kütüphane, 200 bin ciltlik kapasitesiyle dönemin en büyük ikinci kütüphanesi olarak biliniyor. Akropol ise anıtsal yapılarıyla ziyaretçileri büyülüyor. Akropolde yer alan tiyatro, dünyadaki en dik yamaçlı antik tiyatro ünvanını taşıyor ve 10 bin kişilik kapasitesiyle dönemin sosyal hayatına ışık tutuyor. Burada yalnızca taşlar değil, tarihin kendisi konuşuyor.
Asklepion: Tıbbın Köklerinin Atıldığı Şifa Merkezi
Antik Yunan mitolojisinde şifa tanrısı Asklepios’a adanmış olan bu sağlık kompleksi, yalnızca Bergama’nın değil; tüm insanlık tarihinin sağlıkla ilgili en eski merkezlerinden biri. Simgesel olarak asaya dolanmış yılan figürünün ilk kez burada tıbbın sembolü olarak kullanılmaya başlandığı kabul ediliyor. Tıp tarihinin öncülerinden olan Galen'in de burada doğmuş olması, Asklepion’un değerini bir kat daha artırıyor.
Asklepion yalnızca bedensel hastalıkların değil; ruhsal sıkıntıların da tedavi edildiği, telkin ve fizyoterapi tekniklerinin uygulandığı bir merkezdi. Yani bugünkü anlamda psikoterapinin ve kamu sağlığı politikalarının da temelleri bu topraklarda atıldı. Çamur banyolarından şifalı bitki kürlerine ve uyku odalarına kadar dönemin en gelişmiş tedavi metotları burada uygulandı. Asklepion’u gezerken modern tıbbın ilk adımlarına tanıklık etmiş oluyorsunuz.
Athena Tapınağı: Tanrıçaya Adanmış Bir Miras
Bergama Akropolü'nde yer alan Athena Tapınağı, mimarisi ve kentin ruhuna kattığı anlamla ayrı bir önem taşıyor. Milattan önce 2. yüzyılda Pergamon Kralı II. Eumenes tarafından inşa edilen bu kutsal yapı, Pergamon’un koruyucu tanrıçası Athena’ya adanmış. Tapınağın büyük bölümü ne yazık ki Almanya’nın Berlin kentindeki Pergamon Müzesi’nde sergileniyor. Bergama’da ise temel kalıntısı hâlâ görülebiliyor. Bu durum, kültürel mirasın yurt dışına taşınmasına dair çokça tartışma yaratmış olsa da Bergama'nın kimliğinde Athena Tapınağı'nın yeri hâlâ çok özel.
Bergama Arastası: Osmanlı’dan Kalan Bir Nostalji
Tarihî çarşı kültürünü yaşatan küçük ama anlamlı bir mekân olan Bergama Arastası, Osmanlı döneminden kalma bir ticaret merkezi. Bugün sayısı azalmış olsa da sepetçi, ayakkabıcı, cila ve bileme dükkânı gibi hâlâ işleyen birkaç dükkân bulunuyor. Bu arasta, geçmişin esintilerini taşıyan bir sosyalleşme alanı olmanın yanında ziyaretçilere tarihî alışveriş kültürünü yakından görme fırsatı da sunuyor. Çay bahçeleri ve küçük kafeler sayesinde hâlâ canlılığını koruyan mekân, özellikle nostalji tutkunları için güzel bir uğrak noktası.
Zamanın İzinde: Bergama Müzesi
Bergama’ya gelip de Bergama Müzesi’ni ziyaret etmeden dönmek olmaz. Antik Pergamon kazılarından elde edilen, Erken Tunç Çağı’ndan Bizans dönemine kadar uzanan bir zaman dilimine ait eserlerin sergilendiği bu müze; arkeoloji tutkunlarının yanı sıra tarihi anlamak isteyen herkes için eşsiz bir deneyim sunuyor. Heykeller, mozaikler, etnografik objeler, el dokuması kilimler, geleneksel süslemeler ve el sanatları örnekleriyle dolu Bergama Müzesi; geçmişin bugüne nasıl taşındığını gözler önüne seriyor. MüzeKart’ın geçerli olduğu bu müze, haftanın her günü 08.30-20.00 saatleri arasında ziyarete açık.
Bir Zamanların Kitap Başkenti: Bergama İlçe Halk Kütüphanesi
Antik Çağ'da Mısır’ın papirüsüne rakip olacak şekilde parşömeni icat eden, dev bir kütüphane kurarak bilginin merkezi hâline gelen Bergama’da modern dönemin bilgi merkezlerinden biri de İlçe Halk Kütüphanesi idi. 14 bin kitaplık arşivi, periyodik yayınları ve aktif 3 bin civarında üyesiyle öğrencilerin ve her yaştan okurun uğrak noktasıydı. 19. yüzyıla ait tarihî bir Rum yapısında hizmet veren bu kütüphane, nostaljik atmosferiyle geçmiş ile bugünü bir arada yaşatıyor. Pazar ve pazartesi günleri kapalı olan bu kültür durağı, diğer günler 08.30-17.30 arasında ziyaret edilebiliyor.
Kozak Yaylası: Fıstık Ormanlarının Yeşil Cenneti
Bergama’dan sadece yarım saat uzaklıkta yer alan Kozak Yaylası, çam fıstığı ağaçlarıyla kaplı geniş ormanları ve serin atmosferiyle doğa tutkunlarının kaçış noktası. Kasım-Mart ayları arasında başlayan kozalak toplama sezonu, bölge halkı için ekonomik açıdan da önemli bir faaliyet. Toplanan kozalaklar yazın güneşte kurutuluyor ve içinden çıkarılan fıstıklar hem iç pazarda hem ihracatta değerlendiriliyor. Aynı dönemde toplanan çıntar (kanlıca mantarı), sofraların vazgeçilmez lezzetlerinden biri hâline geliyor.
Kozak Yaylası’nda misafirlere özgü ikramlardan biri de cilveli çay. Kavrulmuş fıstıkla birlikte servis edilen bu çay, bölgeye özgü bir lezzet. Sezonda gelenler için bir başka tat da fıstık helvası. Bu ürünlerin tamamını Kozak Yaşam Vadisi’nde tatmak mümkün.
Dünya Kültür Mirasına Katkı: Pergamon Parchment
Parşömen, Bergama’nın insanlık tarihine en büyük armağanlarından biri. Mısır’la yaşanan diplomatik kriz sonucunda papirüs ithalatı durunca Bergama kralı alternatif bir yazı materyali geliştirilmesini istemiş. Bilim insanlarının bu çağrıyla hayvan derisinden ürettiği ve parşömen adını verdiği bu kâğıt türü, zamanla papirüsün yerini alarak özellikle kitap üretiminde yaygınlaşmış. Bugün Bergama’da bu mirası yaşatan Pergamon Parchment isimli merkezde hem parşömen üretiminin nasıl yapıldığını öğrenebilir hem bu özel materyalden yapılmış objeleri satın alabilirsiniz.
Osmanlı’dan Günümüze: Bergama Ulu Camii
1398-1399 yılları arasında Yıldırım Bayezid tarafından inşa ettirilen Bergama Ulu Camii, ilçedeki en eski ve en büyük camilerden biri olarak dikkat çekiyor. 626 yıllık geçmişine rağmen hâlen dimdik ayakta duran yapı hem Osmanlı mimarisinin zarafetini yansıtıyor hem ibadete açık yapısıyla yaşayan bir tarih örneği sunuyor. İç ve dış mimarisiyle sade ama görkemli olan Ulu Camii, Bergama’daki Osmanlı izlerini sürmek isteyenlerin mutlaka görmesi gereken bir durak.
Halıda Dünya Markası: Bergama Halı Dükkânları
Bergama halıları sadece Türkiye’de değil, dünya çapında el dokuması halı denilince akla gelen ilk örneklerden. Yöreye özgü koyun yününden, doğal kök boyalarla renklendirilerek dokunan bu halılar; desenlerindeki simgeler ve geleneksel motiflerle âdeta bir anlatı sunuyor. Halı atölyelerini ve dükkânlarını gezerek bu eşsiz sanatın üretim sürecini izleyebilir, belki de bir Bergama halısını evinize taşıyarak bu mirasa siz de ortak olabilirsiniz.
Kültürün Nabzı: Bergama Kültür Merkezi
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, antik dünyanın en önemli kültür ve bilgi merkezlerinden biri olan Bergama; yalnızca Anadolu’nun değil, dünyanın da eşsiz hazinelerinden biri olarak öne çıkıyor. Antik çağlardan bugüne kadar ayakta kalabilmiş yapıları, arkeolojik zenginlikleri, şifalı kaplıcaları, otantik mahalle dokusu ve kendine has mutfağı ile gezginler için benzersiz bir deneyim sunuyor. Eğer rotanızı Bergama'ya çevirmeyi düşünüyorsanız işte mutlaka görmeniz gereken yerler!
/bergama-asklepion1.
Bergama Kültür Merkezi; 319 kişilik salonu, sergi alanları, açık ve kapalı sinema salonları ile ilçede kültür sanat faaliyetlerinin kalbi durumunda. Burada yıl boyunca konserler, tiyatro gösterileri, söyleşiler ve çeşitli sergiler düzenleniyor. Etkinlik takvimini takip ederek her yaş ve ilgi grubuna hitap eden bu kültür atmosferinin bir parçası olabilirsiniz.
Kemal Sunal Parkı: Doğayla İç İçe Bir Nefeslik Mola
Çam ağaçlarıyla çevrili, 3 bin 250 metrekarelik bir alanı kaplayan bu park; yürüyüş yolları, bisiklet parkurları ve çocuk oyun alanlarıyla Bergama’da dinlenmek isteyenler için birebir. Burada sevdiklerinizle piknik yapabilir, çimlere uzanıp kitap okuyabilir ya da sadece doğayla baş başa kalabilirsiniz. Parkın temiz havası, Bergama’nın tarihî dokusunu tamamlayan huzurlu bir alan sunuyor.
Kleopatra’nın Güzellik Sırrı: Bergama Güzellik Ilıcası
Şehir merkezine 4 km uzaklıkta bulunan ve Bergama Kralı Eumenes döneminde kurulduğu düşünülen Güzellik Ilıcası, adını Kleopatra'nın burada yıkanarak güzelleştiği efsanesinden alıyor. Kubbeli yapısı ve mermer havuzlarıyla dikkat çeken bu termal merkez; sadece şifa bulmak için değil, konaklamak ve doğa içinde huzur bulmak isteyenler için de ideal bir alternatif. Otel, restoran ve piknik alanlarıyla hizmet veren tesiste antik dönemin SPA anlayışını bugüne taşıyan bir atmosfer mevcut.
Elaia Antik Kenti: Pergamon’un Kadim Limanı
Bergama’nın batısında, zeytinliklerle çevrili bu antik liman kenti; Helenistik dönemde Pergamon Krallığı’nın denizle olan bağlantı noktasıydı. Ticaretin ve savaşların geçiş kapısı olan Elaia’da bugün ayakta kalan yapı sayısı az olsa da tarihî dokusu ve atmosferi ile hâlâ etkileyici. Liman kentinin kalıntıları arasında gezinirken denizden karaya uzanan uygarlık izlerine tanıklık edebilirsiniz.
Maltepe Tümülüsü ve Viran Kapı: Taşa Kazınmış Hikâyeler
Maltepe (Yığma Tepe) Tümülüsü, Bergama’da yer alan en büyük anıt mezar olarak biliniyor ve Pergamon krallarından birine ait olduğu düşünülüyor. UNESCO Dünya Mirası Alanı korumasındaki yedi tümülüsten biri olan bu yapı, kente girişte ilk karşılaştığınız tarihî simge olabilir.
Viran Kapı ise Asklepion’a açılan antik tiyatronun ayakta kalan kemeri. Söylentiye göre bu kapının üzerinde “Bütün Tanrıların Kutsiyeti için Asklepion’a Ölüm Girmesi Yasaktır” yazıyordu. Bu ifade, Asklepion’a ölümcül hastalık taşıyanların girişinin yasak olduğunu simgeliyor. Yani burası yalnızca şifa dağıtılan değil, “ölümün bile giremediği” bir kutsal alan.
Bergamalı Kadri Eğitim Tarihi Müzesi: Dil ve Eğitim Mirası
Kanuni Sultan Süleyman’a Batı Türkçesi alanında dil bilgisi kitabı sunan Bergamalı Kadri’nin adıyla anılan bu müze, 19. yüzyıldan kalma bir Rum kız okulu binasında yer alıyor. 2014 yılında açılan müze, Bergama’daki eğitim tarihine ışık tutan materyallerle dolu. Ayrıca Atatürk’ün kendi el yazısıyla kaleme aldığı 10. Yıl Nutku’nun orijinal müsveddeleri de burada sergileniyor.
Bergama Teleferiği: Tarihe Yüksekten Bakış
Bergama şehir merkezinden başlayan teleferik hattı, ziyaretçileri direkt olarak Akropol’e taşıyor. 700 metrelik bu hat, Bergama’nın panoramik manzarasını sunarken bir yandan da antik kente ulaşımı kolaylaştırıyor. Sekiz kişilik kabinlerde yapılan bu yolculuk, Bergama gezisinin en etkileyici bölümlerinden biri olabilir.
Bergama’da Ne Yenir?
"Bergama neyi ile meşhurdur?" diyorsanız Bergama köftesi, ilçenin en meşhur yemeklerinden biri. Yanına mutlaka “çığırtma” adı verilen patlıcanlı yumurtalı yaz yemeğini de denemelisiniz. Bu bölgede yetiştirilen ineklerin sütünden yapılan Bergama tulumu, en az altı ay olgunlaştırılıyor ve aromasıyla damakta iz bırakıyor. Bölgedeki kahvaltıcılar ve yerel şarküterilerde bu eşsiz lezzeti deneyebilirsiniz.
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, antik dünyanın en önemli kültür ve bilgi merkezlerinden biri olan Bergama; yalnızca Anadolu’nun değil, dünyanın da eşsiz hazinelerinden biri olarak öne çıkıyor. Antik çağlardan bugüne kadar ayakta kalabilmiş yapıları, arkeolojik zenginlikleri, şifalı kaplıcaları, otantik mahalle dokusu ve kendine has mutfağı ile gezginler için benzersiz bir deneyim sunuyor. Eğer rotanızı Bergama'ya çevirmeyi düşünüyorsanız işte mutlaka görmeniz
Tarihiyle, doğasıyla, kültürüyle öne çıkan Bergama; sadece geçmişin izlerini taşıyan bir yer değil. Bugünle kurduğu canlı bağı da içinde taşıyan özel bir kent. Her köşesi bir hikâye anlatıyor, her taşı bir medeniyetin yankısını taşıyor. Tarihî dokusuyla, otantik sokaklarıyla ve yöresel lezzetleriyle her zaman unutulmaz anılar yaşatıyor. Siz de İzmir'in bu nadide köşesini merak ediyor ve "Bergama'da gezilecek yerler nereleri?", "Bergama'da ne yenir?" gibi sorulara yanıt arıyorsanız detayları sizler için derledik.
Bergama Nerede ve Neden Bu Kadar Önemli?
İzmir’in kuzeyinde, merkeze yaklaşık 104 kilometre uzaklıkta yer alan Bergama; yüzölçümü bakımından İzmir'in en büyük ilçesi olma özelliğini taşıyor. "Bergama neden önemlidir?" derseniz burası Anadolu'nun en köklü yerleşimlerinden biri. Ayrıca adını antik çağlardan bugüne dek taşımayı başarmış nadir bölgelerden.
Antik dönemdeki adıyla Pergamon olarak bilinen bu yerleşim yeri yalnızca Ege’nin değil; tüm Akdeniz dünyasının önemli merkezlerinden biri olmuş. Persler, Frigler, Traklar, Selevkoslar, Büyük İskender’in halefleri, Roma ve Bizans İmparatorlukları gibi pek çok güçlü medeniyetin etkisini taşıyan bu topraklar; 1341 yılında Osmanlı Devleti egemenliğine geçmiş. Böylece hem İslam hem Türk-Osmanlı mimarisine ev sahipliği yapmaya başlamış.
Bergama, 2014 yılından bu yana UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alıyor. Zengin tarihi, kültürel birikimi ve doğal yapısıyla yalnızca tarih meraklılarının değil; her yaştan gezginin ilgisini çekiyor. Bu bölgenin her karışı âdeta bir açık hava müzesi niteliği taşıyor.
Bergama’ya Nasıl Gidilir?
Bergama’ya ulaşım oldukça pratik. İzmir Adnan Menderes Havalimanı'na indikten sonra İZBAN banliyö treniyle Aliağa’ya kadar ulaşabilir, buradan kalkan 835 numaralı ESHOT otobüsleriyle Bergama’ya geçebilirsiniz ya da dolmuşları kullanabilirsiniz. Şehirlerarası otobüs firmalarının da Bergama’ya doğrudan seferleri bulunuyor. Özel araçla gitmeyi tercih edenler içinse İzmir-Çanakkale karayolu üzerinden kuzeye doğru ilerlemek yeterli. Yol boyunca Bergama tabelalarını takip etmek, sizi kolaylıkla bu tarihî bölgeye ulaştıracaktır.Bergama'da Gezilecek Yerler
"İzmir Bergamada neler var?" derseniz işte mutlaka görmeniz gereken yerler:
Yaşayan Tarih: Kale Mahallesi'nin Sıcacık Sokaklarında Zaman Duruyor
Bergama’nın en karakteristik mahallelerinden biri olan Kale Mahallesi, adını aldığı Akropolise yakın konumuyla dikkat çekiyor. Burada vakit geçirdiğinizde yalnızca antik yapılara değil, aynı zamanda hâlâ canlılığını sürdüren mahalle kültürüne de tanıklık ediyorsunuz. Mübadele döneminden kalan Rum evlerinin taş mimarisi arasında hâlâ çocuk sesleri yankılanıyor diyebiliriz.
Komşuluk ilişkileri ise sokağa taşmış durumda. Kadınlar kapı önlerinde fasulye ayıklıyor, yaşlılar gençlerin cep telefonundan videolar izliyor. Mahallenin en can alıcı noktalarından biri ise Rum döneminde domuz ticareti yapılan, bugün ise "Domuz Meydanı" adıyla anılan alan. Burada yer alan ve geçmişte Kafeneon Attalos olarak kullanılan yapı, günümüzde Bergama Ticaret Odası Restoranı olarak hizmet veriyor.
Bir Renk Paleti Gibi: Atmaca Mahallesi ve Roman Kültürü
Atmaca Mahallesi, Bergama’nın Roman nüfusunun yaşadığı ve kültürel renkliliğiyle bilinen özel bir mahalle. Müzisyen Hüsnü Şenlendirici'nin övgüyle bahsettiği bu yer, zorluklara rağmen umudun ve müziğin hiç susmadığı bir yaşam alanı. Atmaca Mahallesi’nin samimi atmosferi, sadece Roman kültürünü tanımak isteyenler için değil; Bergama’nın çok katmanlı yapısını anlamak isteyenler için de önemli bir durak.
Bergama’nın Kalbi: Bergama Merkez
Her ne kadar Bergama gelişen bir ilçe görünümünde olsa da merkez sokaklarında dolaşırken kendinizi hâlâ eski bir Anadolu kasabasının samimi havası içinde buluyorsunuz. Çarşıda kolonya dolduran dükkânlar, kaldırım boyunca dizilmiş hayvanlarını satışa getiren köylüler, geleneksel el işi ürünler satan tezgâhlar; hepsi gündelik hayatın bir parçası. Burada âdeta teknolojiyle yarışmayan bir zaman akıyor.
Merkezdeki küçük restoranlarda yöresel lezzetleri tatmak, Bergama'nın gündelik yaşantısına kısa bir pencere aralamak gibi. El sanatlarıyla bezeli dükkânlar, nostaljik bir tat bırakıyor hafızalarda. Yani Bergama’nın merkezi, bir yandan ticaretin kalbi olmaya devam ederken öte yandan otantik dokusunu korumayı da başarıyor.
Pergamon’un Taşları: Bergama Antik Kenti’ne Yolculuk
Bergama'nın tarihî yerleri de insanı âdeta büyülüyor. Buranın yalnızca Türkiye için değil, dünya tarihi açısından da önemli bir konumda olduğunu gösteren en büyük delil, antik kent Pergamon’un kalıntıları. Antik çağlarda bilim, sanat, mimari ve sağlık alanlarında merkezî bir rol üstlenmiş olan bu topraklar; bir dönem Roma İmparatorluğu’nun Doğu kanadının başkentliğini bile yapmış. Üstelik papirüs ithalatının durmasıyla burada icat edilen parşömen kâğıdı, bilgi çağının gelişmesine katkıda bulunan devrimsel bir buluş olmuş. Bu buluş ise bilgi üretiminin yanı sıra yazılı kültürün kalıcılığını da derinden etkilemiş.
Pergamon’da kurulan kütüphane, 200 bin ciltlik kapasitesiyle dönemin en büyük ikinci kütüphanesi olarak biliniyor. Akropol ise anıtsal yapılarıyla ziyaretçileri büyülüyor. Akropolde yer alan tiyatro, dünyadaki en dik yamaçlı antik tiyatro ünvanını taşıyor ve 10 bin kişilik kapasitesiyle dönemin sosyal hayatına ışık tutuyor. Burada yalnızca taşlar değil, tarihin kendisi konuşuyor.
Asklepion: Tıbbın Köklerinin Atıldığı Şifa Merkezi
Antik Yunan mitolojisinde şifa tanrısı Asklepios’a adanmış olan bu sağlık kompleksi, yalnızca Bergama’nın değil; tüm insanlık tarihinin sağlıkla ilgili en eski merkezlerinden biri. Simgesel olarak asaya dolanmış yılan figürünün ilk kez burada tıbbın sembolü olarak kullanılmaya başlandığı kabul ediliyor. Tıp tarihinin öncülerinden olan Galen'in de burada doğmuş olması, Asklepion’un değerini bir kat daha artırıyor.
Asklepion yalnızca bedensel hastalıkların değil; ruhsal sıkıntıların da tedavi edildiği, telkin ve fizyoterapi tekniklerinin uygulandığı bir merkezdi. Yani bugünkü anlamda psikoterapinin ve kamu sağlığı politikalarının da temelleri bu topraklarda atıldı. Çamur banyolarından şifalı bitki kürlerine ve uyku odalarına kadar dönemin en gelişmiş tedavi metotları burada uygulandı. Asklepion’u gezerken modern tıbbın ilk adımlarına tanıklık etmiş oluyorsunuz.
Athena Tapınağı: Tanrıçaya Adanmış Bir Miras
Bergama Akropolü'nde yer alan Athena Tapınağı, mimarisi ve kentin ruhuna kattığı anlamla ayrı bir önem taşıyor. Milattan önce 2. yüzyılda Pergamon Kralı II. Eumenes tarafından inşa edilen bu kutsal yapı, Pergamon’un koruyucu tanrıçası Athena’ya adanmış. Tapınağın büyük bölümü ne yazık ki Almanya’nın Berlin kentindeki Pergamon Müzesi’nde sergileniyor. Bergama’da ise temel kalıntısı hâlâ görülebiliyor. Bu durum, kültürel mirasın yurt dışına taşınmasına dair çokça tartışma yaratmış olsa da Bergama'nın kimliğinde Athena Tapınağı'nın yeri hâlâ çok özel.
Bergama Arastası: Osmanlı’dan Kalan Bir Nostalji
Tarihî çarşı kültürünü yaşatan küçük ama anlamlı bir mekân olan Bergama Arastası, Osmanlı döneminden kalma bir ticaret merkezi. Bugün sayısı azalmış olsa da sepetçi, ayakkabıcı, cila ve bileme dükkânı gibi hâlâ işleyen birkaç dükkân bulunuyor. Bu arasta, geçmişin esintilerini taşıyan bir sosyalleşme alanı olmanın yanında ziyaretçilere tarihî alışveriş kültürünü yakından görme fırsatı da sunuyor. Çay bahçeleri ve küçük kafeler sayesinde hâlâ canlılığını koruyan mekân, özellikle nostalji tutkunları için güzel bir uğrak noktası.
Zamanın İzinde: Bergama Müzesi
Bergama’ya gelip de Bergama Müzesi’ni ziyaret etmeden dönmek olmaz. Antik Pergamon kazılarından elde edilen, Erken Tunç Çağı’ndan Bizans dönemine kadar uzanan bir zaman dilimine ait eserlerin sergilendiği bu müze; arkeoloji tutkunlarının yanı sıra tarihi anlamak isteyen herkes için eşsiz bir deneyim sunuyor. Heykeller, mozaikler, etnografik objeler, el dokuması kilimler, geleneksel süslemeler ve el sanatları örnekleriyle dolu Bergama Müzesi; geçmişin bugüne nasıl taşındığını gözler önüne seriyor. MüzeKart’ın geçerli olduğu bu müze, haftanın her günü 08.30-20.00 saatleri arasında ziyarete açık.
Bir Zamanların Kitap Başkenti: Bergama İlçe Halk Kütüphanesi
Antik Çağ'da Mısır’ın papirüsüne rakip olacak şekilde parşömeni icat eden, dev bir kütüphane kurarak bilginin merkezi hâline gelen Bergama’da modern dönemin bilgi merkezlerinden biri de İlçe Halk Kütüphanesi idi. 14 bin kitaplık arşivi, periyodik yayınları ve aktif 3 bin civarında üyesiyle öğrencilerin ve her yaştan okurun uğrak noktasıydı. 19. yüzyıla ait tarihî bir Rum yapısında hizmet veren bu kütüphane, nostaljik atmosferiyle geçmiş ile bugünü bir arada yaşatıyor. Pazar ve pazartesi günleri kapalı olan bu kültür durağı, diğer günler 08.30-17.30 arasında ziyaret edilebiliyor.
Kozak Yaylası: Fıstık Ormanlarının Yeşil Cenneti
Bergama’dan sadece yarım saat uzaklıkta yer alan Kozak Yaylası, çam fıstığı ağaçlarıyla kaplı geniş ormanları ve serin atmosferiyle doğa tutkunlarının kaçış noktası. Kasım-Mart ayları arasında başlayan kozalak toplama sezonu, bölge halkı için ekonomik açıdan da önemli bir faaliyet. Toplanan kozalaklar yazın güneşte kurutuluyor ve içinden çıkarılan fıstıklar hem iç pazarda hem ihracatta değerlendiriliyor. Aynı dönemde toplanan çıntar (kanlıca mantarı), sofraların vazgeçilmez lezzetlerinden biri hâline geliyor.
Kozak Yaylası’nda misafirlere özgü ikramlardan biri de cilveli çay. Kavrulmuş fıstıkla birlikte servis edilen bu çay, bölgeye özgü bir lezzet. Sezonda gelenler için bir başka tat da fıstık helvası. Bu ürünlerin tamamını Kozak Yaşam Vadisi’nde tatmak mümkün.
Dünya Kültür Mirasına Katkı: Pergamon Parchment
Parşömen, Bergama’nın insanlık tarihine en büyük armağanlarından biri. Mısır’la yaşanan diplomatik kriz sonucunda papirüs ithalatı durunca Bergama kralı alternatif bir yazı materyali geliştirilmesini istemiş. Bilim insanlarının bu çağrıyla hayvan derisinden ürettiği ve parşömen adını verdiği bu kâğıt türü, zamanla papirüsün yerini alarak özellikle kitap üretiminde yaygınlaşmış. Bugün Bergama’da bu mirası yaşatan Pergamon Parchment isimli merkezde hem parşömen üretiminin nasıl yapıldığını öğrenebilir hem bu özel materyalden yapılmış objeleri satın alabilirsiniz.
Osmanlı’dan Günümüze: Bergama Ulu Camii
1398-1399 yılları arasında Yıldırım Bayezid tarafından inşa ettirilen Bergama Ulu Camii, ilçedeki en eski ve en büyük camilerden biri olarak dikkat çekiyor. 626 yıllık geçmişine rağmen hâlen dimdik ayakta duran yapı hem Osmanlı mimarisinin zarafetini yansıtıyor hem ibadete açık yapısıyla yaşayan bir tarih örneği sunuyor. İç ve dış mimarisiyle sade ama görkemli olan Ulu Camii, Bergama’daki Osmanlı izlerini sürmek isteyenlerin mutlaka görmesi gereken bir durak.
Halıda Dünya Markası: Bergama Halı Dükkânları
Bergama halıları sadece Türkiye’de değil, dünya çapında el dokuması halı denilince akla gelen ilk örneklerden. Yöreye özgü koyun yününden, doğal kök boyalarla renklendirilerek dokunan bu halılar; desenlerindeki simgeler ve geleneksel motiflerle âdeta bir anlatı sunuyor. Halı atölyelerini ve dükkânlarını gezerek bu eşsiz sanatın üretim sürecini izleyebilir, belki de bir Bergama halısını evinize taşıyarak bu mirasa siz de ortak olabilirsiniz.
Kültürün Nabzı: Bergama Kültür Merkezi
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, antik dünyanın en önemli kültür ve bilgi merkezlerinden biri olan Bergama; yalnızca Anadolu’nun değil, dünyanın da eşsiz hazinelerinden biri olarak öne çıkıyor. Antik çağlardan bugüne kadar ayakta kalabilmiş yapıları, arkeolojik zenginlikleri, şifalı kaplıcaları, otantik mahalle dokusu ve kendine has mutfağı ile gezginler için benzersiz bir deneyim sunuyor. Eğer rotanızı Bergama'ya çevirmeyi düşünüyorsanız işte mutlaka görmeniz gereken yerler!
/bergama-asklepion1.
Bergama Kültür Merkezi; 319 kişilik salonu, sergi alanları, açık ve kapalı sinema salonları ile ilçede kültür sanat faaliyetlerinin kalbi durumunda. Burada yıl boyunca konserler, tiyatro gösterileri, söyleşiler ve çeşitli sergiler düzenleniyor. Etkinlik takvimini takip ederek her yaş ve ilgi grubuna hitap eden bu kültür atmosferinin bir parçası olabilirsiniz.
Kemal Sunal Parkı: Doğayla İç İçe Bir Nefeslik Mola
Çam ağaçlarıyla çevrili, 3 bin 250 metrekarelik bir alanı kaplayan bu park; yürüyüş yolları, bisiklet parkurları ve çocuk oyun alanlarıyla Bergama’da dinlenmek isteyenler için birebir. Burada sevdiklerinizle piknik yapabilir, çimlere uzanıp kitap okuyabilir ya da sadece doğayla baş başa kalabilirsiniz. Parkın temiz havası, Bergama’nın tarihî dokusunu tamamlayan huzurlu bir alan sunuyor.
Kleopatra’nın Güzellik Sırrı: Bergama Güzellik Ilıcası
Şehir merkezine 4 km uzaklıkta bulunan ve Bergama Kralı Eumenes döneminde kurulduğu düşünülen Güzellik Ilıcası, adını Kleopatra'nın burada yıkanarak güzelleştiği efsanesinden alıyor. Kubbeli yapısı ve mermer havuzlarıyla dikkat çeken bu termal merkez; sadece şifa bulmak için değil, konaklamak ve doğa içinde huzur bulmak isteyenler için de ideal bir alternatif. Otel, restoran ve piknik alanlarıyla hizmet veren tesiste antik dönemin SPA anlayışını bugüne taşıyan bir atmosfer mevcut.
Elaia Antik Kenti: Pergamon’un Kadim Limanı
Bergama’nın batısında, zeytinliklerle çevrili bu antik liman kenti; Helenistik dönemde Pergamon Krallığı’nın denizle olan bağlantı noktasıydı. Ticaretin ve savaşların geçiş kapısı olan Elaia’da bugün ayakta kalan yapı sayısı az olsa da tarihî dokusu ve atmosferi ile hâlâ etkileyici. Liman kentinin kalıntıları arasında gezinirken denizden karaya uzanan uygarlık izlerine tanıklık edebilirsiniz.
Maltepe Tümülüsü ve Viran Kapı: Taşa Kazınmış Hikâyeler
Maltepe (Yığma Tepe) Tümülüsü, Bergama’da yer alan en büyük anıt mezar olarak biliniyor ve Pergamon krallarından birine ait olduğu düşünülüyor. UNESCO Dünya Mirası Alanı korumasındaki yedi tümülüsten biri olan bu yapı, kente girişte ilk karşılaştığınız tarihî simge olabilir.
Viran Kapı ise Asklepion’a açılan antik tiyatronun ayakta kalan kemeri. Söylentiye göre bu kapının üzerinde “Bütün Tanrıların Kutsiyeti için Asklepion’a Ölüm Girmesi Yasaktır” yazıyordu. Bu ifade, Asklepion’a ölümcül hastalık taşıyanların girişinin yasak olduğunu simgeliyor. Yani burası yalnızca şifa dağıtılan değil, “ölümün bile giremediği” bir kutsal alan.
Bergamalı Kadri Eğitim Tarihi Müzesi: Dil ve Eğitim Mirası
Kanuni Sultan Süleyman’a Batı Türkçesi alanında dil bilgisi kitabı sunan Bergamalı Kadri’nin adıyla anılan bu müze, 19. yüzyıldan kalma bir Rum kız okulu binasında yer alıyor. 2014 yılında açılan müze, Bergama’daki eğitim tarihine ışık tutan materyallerle dolu. Ayrıca Atatürk’ün kendi el yazısıyla kaleme aldığı 10. Yıl Nutku’nun orijinal müsveddeleri de burada sergileniyor.
Bergama Teleferiği: Tarihe Yüksekten Bakış
Bergama şehir merkezinden başlayan teleferik hattı, ziyaretçileri direkt olarak Akropol’e taşıyor. 700 metrelik bu hat, Bergama’nın panoramik manzarasını sunarken bir yandan da antik kente ulaşımı kolaylaştırıyor. Sekiz kişilik kabinlerde yapılan bu yolculuk, Bergama gezisinin en etkileyici bölümlerinden biri olabilir.
Bergama’da Ne Yenir?
"Bergama neyi ile meşhurdur?" diyorsanız Bergama köftesi, ilçenin en meşhur yemeklerinden biri. Yanına mutlaka “çığırtma” adı verilen patlıcanlı yumurtalı yaz yemeğini de denemelisiniz. Bu bölgede yetiştirilen ineklerin sütünden yapılan Bergama tulumu, en az altı ay olgunlaştırılıyor ve aromasıyla damakta iz bırakıyor. Bölgedeki kahvaltıcılar ve yerel şarküterilerde bu eşsiz lezzeti deneyebilirsiniz.
Ekli dosyalar
-
Screenshot_20250509-230021_Gallery.jpg97 KB · Görüntüleme: 6 -
Screenshot_20250509-230009_Gallery.jpg96.1 KB · Görüntüleme: 8 -
Screenshot_20250509-225959_Gallery.jpg98.8 KB · Görüntüleme: 4 -
Screenshot_20250509-225949_Gallery.jpg103.2 KB · Görüntüleme: 7 -
Screenshot_20250509-225939_Gallery.jpg118.5 KB · Görüntüleme: 7 -
Screenshot_20250509-225932_Gallery.jpg120.2 KB · Görüntüleme: 7 -
Screenshot_20250509-225922_Gallery.jpg103 KB · Görüntüleme: 7 -
Screenshot_20250509-225913_Gallery.jpg140.2 KB · Görüntüleme: 6 -
Screenshot_20250509-225833_Gallery.jpg144.5 KB · Görüntüleme: 9 -
Screenshot_20250509-225753_Gallery.jpg130.7 KB · Görüntüleme: 9