TÜRK TARİHİNİN BAŞLANGICI
PROF. DR . YECİHE HATİBOĞLU
Son araştırmalara göre, tarihimizin başlangıcı, Sümer tarihine kadar gitmektedir. Sümercenin aslı konusu çok yazılmış, çok işlenmiştir.
Hemen her ulustan dilciler, Sümerce ile kendi dillerini karşılaştırmışlar,
çıkar yol aramışlar, bulamamışlardır. Temeldeki gerçekler, Türkçe dı-
şında, bütün dillere ters düşmüştür.
Sümer uygarlığında, bugünkü dünya uygarlığının başlangıcı, temeli
vardır: Din, Tanrı, rahip, tapmak, şiir, destan, öykü, atasözü, düşünce
düzeni; hükümdar, ulus, yönetim, kanun; okul, öğretmen, öğrenci;
madencilik; tarım, ticaret, matematik, astronomi; her türlü sanat: mü-
zik, resim, heykel ve mimari gibi.
İsa'dan önce 3300 (üç bin üç yüz) yıllarında başlayan, 3200 (üç bin
iki yüz) yıllarında da yazının bulunmasıyle perçinleşen böyle bir uygarlığa, hiç kuşkusuz, her ulus sahip çıkmak istemiştir.
Ne var ki, bütün zorlamalara karşın, Sümerce araştırılan, karşılaş-
tırılan pek çok dile ters düşmüştür, çünkü gerçek bir başka yöndediir.
Son incelemeler göstermiştir ki, Sümer uygarlığı, en eski bir uygarlık olmakla birlikte tek başına bir halka değildir. Bu uygarlık, sonradan,
yine Mezopotamya'da, aynı soydan gelen insanlarca, iki kez daha, iki
büyük halka halinde yüceltilmiş, ayakta tutulmuştur.
Güney Mezopotamya'daki Sümer uygarlık halkasını, daha yukarı-
larda, Kuzey Mezopotamya'ya doğru yayılarak, sürdüren, yaşatan,
Gud'lar, daha sonra da Kaş'lardır. Günümüzden, Türk tarihinin başlangıcına doğru, gidilmesi gereken oldukça karanlık yolda, en önemli, en
ışıklı kilometre taşı, Kaş'lardan kalan çiviyazılı tabletlerdir.
Kıvançla belirtmek gerekir ki, Gud'ların, özellikle Kaş'ların dillerinin Türkçe oluşunun açıklanmasıyle, Sümerce sorunu da, bütünüyle
aydınbğa kavuşmuştur. Son incelemelere göre, hiç kuşkusuz kesinlikle,
Sümerce, Türkçedir demek doğru olur.