- Katılım
- 14 Nisan 2013
- Mesajlar
- 143
- Beğeni
- 117
- Puanları
- 43
Herkese Merhabalar.
Sitenize yeni üye oldum. Uzun zamandır başka benzer sitelerde forum konularını okuyorum. Fakat en beğendiğim iki siteden birisi burası oldu.
Başlıktada belirttiğim gibi uzun bir hikaye olacak kafanızı ağrıtığım için şimdiden özür dilerim. Ve ustalar değerli yorumlarını esirgemezlerse memnun olurum.
Öncelikle hikaye konusu evi dilim döndüğünce anlatayım. Ev ahşap bir ev olup yaklaşık 120 ila 130 yaşlarında diye tahmin ediyorum. Evin giriş katında kapının hemen sağında ara kata çıkan merdivenler var, kapının sol tarafında wc ve lavabo, kapının tam karşısında arka kömürlüğe giden sahanlık dediğimiz boşluk var. Bu boşluğun kömürlüğe girmeden hemen solunda bir ocak bulunmakta. Bu ocağı kullanmadığımız için uzun yıllar önce ön kısmını tuğla örerek kapattık. Evin ara katına çıktığımızda tam karşıda, kömürlüğün üstünde bir oda var. Odanın kapısından girişte sol tarafında ahşap bir dolap, bu dolabın karşısında gömme dolap (bizim buralarda bu tür yerlere yüklük diyorlar) dolabın hemen yanında, yani oda kapısının tam karşısında bir tane daha ocak ve ocağın yanında yine ahşap bir dolap var. Bu ara kattan üst kata çıkan döner merdiven ve bu merdivenin altında küçük bir dolap daha var. Bu merdivenin hemen solunda kiler tabir edilen küçük bir odacık var. Evi ilk satın aldığımız zaman bu kilerde büyük eski küplerden vardı. En üst katta ise karşılıklı iki oda bulunmakta. Kömürlüğün üstüne denk gelen en üst kattaki oda bir alt kattakiyle aynı. Yine bu odada da ocak, gömme dolap ve ocağın yanında ahşap bir dolap var. Diğer oda da ise yine ahşap dolaplar var. Evi ilk aldığımızda çatı yoktu üstü toprak dam dediğimiz şekildeydi.
Gelelim hikayemize: Biz bu evi 1980 yılında satın aldık. o zamanlar ki hali resimdekinden biraz daha iyiydi. Resmi sanıyorum 1994 yılında çekmiştim. Evde tadilat yapacaktık ve belediye resim istemişti. Bu resimden sonra da tadilata tarihi eser diyerek izin vermediler. Bu hikayeyi anlatma sebebim ise bu tür işlerle biraz alakası olan bir arkadaşın mermer sütunu görüp sizin evde bir şeyler olabilir demesinden sonra ki dönemde yaptığım araştırmalar diyebiliriz. Evi aldıktan yaklaşık 8 yıl sonra (ben o zamanlar 12-13 yaşlarındayım) ablamla abim de benim gibi düşünmüş olacaklar ki evin kömürlüğünü kazmaya karar veriyorlar. Mermer sütun kömürlüğün penceresinin hemen önünde durmaktaydı. Bunlar başlıyorlar kazmaya, yaklaşık yarım metre sonra kartonlara sarılı taşlar çıkıyor. Taşlar dışarıda ki mermer sütundan kömürlüğün ortasına doğru yol gibi gelip, buradan L çizip arka duvardaki ağaç sütuna doğru gidiyormuş. Bu L nin ortasında da küçük bir değirmen taşı, parmak büyüklüğünde yeşil bir cam parçası ve gri renkli kül çıkıyor. Yarım metreden sonra kazı yapamıyorlar çünkü altta büyük bir kaya çıkıyor. Burada bir şey yok deyip geri kapatıyorlar. Ben bu kazı olayını hatırlamıyorum. Küçük olduğum için ilgimi çekmedi galiba. Birkaç yıl sonra mermer sütunun başka biri tarafından yerinden oynatılmış olduğunu fark ettik. Komşularda müzeye haber verin belki alır götürüler dediler. Evin ön kısmına getirdik mermer sütunu ve müze yetkililerine haber verdik. Geldiler baktılar; biz yarın gelip alacağız deyip gittiler. Ama 20 yıldır gelen giden olmadı. Taş ayak altında kalınca bizimkilerde kapı girişine basamak yapmışlar. Hikayeyi ilginç kılan kısım şimdi geliyor. Yaklaşık üç ay önce lise arkadaşımla karşılaştım. Sohbet muhabbet derken evlerine çay içmeye davet etti. Evde muhabbet ederken konu define işlerine geldi. Arkadaşın ablasında biraz hocalık varmış. Sizin eve bir baksın bakalım bir şey var mı dedi. Ablasını çağırdı. Ben bakıp sana haber vereceğim dedi ve gitti. Aradan birkaç gün geçtikten sonra tekrar ziyaretlerine gittim. Ablasının anlattıkları karşısında ağzım açık kaldı. Bizim evi hiç görmemiş biri olarak evi benden iyi tarif etti. Evin içinde ki üç ocağı; ocakların birinin önünü tuğlayla kapattığımıza kadar bildi. Peki evde bir şeyler var mı? İki yerde altın görüyorum biri en üst kattaki ocakla dolabın arasında bir kese içersinde; biriside bir alt katta ki oda da bulunan gömme dolabın duvarında ama şu an alamazsınız zamanı var biraz bekleyeceksin, ben sana haber verdiğimde alabilirsin dedi. Şaşkınlığımı iyice artıran ise sizin evdekinden 10 kat fazlası sizin iki ev üstünüzde ki komşunun evinde var demesi oldu. Ve o evi de görmediği halde evin içerisini gayet net tarif etti.
Sitede ki ustalardan bu evle ilgili yorum alabilirsem çok mutlu olurum. Memleket te olmadığım için şuan evin içersini gösteren resimler yok maalesef.
mermer sütun üstten görünüş. her iki köşesinde kare şeklinde oyuk mevcut.
Sitenize yeni üye oldum. Uzun zamandır başka benzer sitelerde forum konularını okuyorum. Fakat en beğendiğim iki siteden birisi burası oldu.
Başlıktada belirttiğim gibi uzun bir hikaye olacak kafanızı ağrıtığım için şimdiden özür dilerim. Ve ustalar değerli yorumlarını esirgemezlerse memnun olurum.
Öncelikle hikaye konusu evi dilim döndüğünce anlatayım. Ev ahşap bir ev olup yaklaşık 120 ila 130 yaşlarında diye tahmin ediyorum. Evin giriş katında kapının hemen sağında ara kata çıkan merdivenler var, kapının sol tarafında wc ve lavabo, kapının tam karşısında arka kömürlüğe giden sahanlık dediğimiz boşluk var. Bu boşluğun kömürlüğe girmeden hemen solunda bir ocak bulunmakta. Bu ocağı kullanmadığımız için uzun yıllar önce ön kısmını tuğla örerek kapattık. Evin ara katına çıktığımızda tam karşıda, kömürlüğün üstünde bir oda var. Odanın kapısından girişte sol tarafında ahşap bir dolap, bu dolabın karşısında gömme dolap (bizim buralarda bu tür yerlere yüklük diyorlar) dolabın hemen yanında, yani oda kapısının tam karşısında bir tane daha ocak ve ocağın yanında yine ahşap bir dolap var. Bu ara kattan üst kata çıkan döner merdiven ve bu merdivenin altında küçük bir dolap daha var. Bu merdivenin hemen solunda kiler tabir edilen küçük bir odacık var. Evi ilk satın aldığımız zaman bu kilerde büyük eski küplerden vardı. En üst katta ise karşılıklı iki oda bulunmakta. Kömürlüğün üstüne denk gelen en üst kattaki oda bir alt kattakiyle aynı. Yine bu odada da ocak, gömme dolap ve ocağın yanında ahşap bir dolap var. Diğer oda da ise yine ahşap dolaplar var. Evi ilk aldığımızda çatı yoktu üstü toprak dam dediğimiz şekildeydi.
Gelelim hikayemize: Biz bu evi 1980 yılında satın aldık. o zamanlar ki hali resimdekinden biraz daha iyiydi. Resmi sanıyorum 1994 yılında çekmiştim. Evde tadilat yapacaktık ve belediye resim istemişti. Bu resimden sonra da tadilata tarihi eser diyerek izin vermediler. Bu hikayeyi anlatma sebebim ise bu tür işlerle biraz alakası olan bir arkadaşın mermer sütunu görüp sizin evde bir şeyler olabilir demesinden sonra ki dönemde yaptığım araştırmalar diyebiliriz. Evi aldıktan yaklaşık 8 yıl sonra (ben o zamanlar 12-13 yaşlarındayım) ablamla abim de benim gibi düşünmüş olacaklar ki evin kömürlüğünü kazmaya karar veriyorlar. Mermer sütun kömürlüğün penceresinin hemen önünde durmaktaydı. Bunlar başlıyorlar kazmaya, yaklaşık yarım metre sonra kartonlara sarılı taşlar çıkıyor. Taşlar dışarıda ki mermer sütundan kömürlüğün ortasına doğru yol gibi gelip, buradan L çizip arka duvardaki ağaç sütuna doğru gidiyormuş. Bu L nin ortasında da küçük bir değirmen taşı, parmak büyüklüğünde yeşil bir cam parçası ve gri renkli kül çıkıyor. Yarım metreden sonra kazı yapamıyorlar çünkü altta büyük bir kaya çıkıyor. Burada bir şey yok deyip geri kapatıyorlar. Ben bu kazı olayını hatırlamıyorum. Küçük olduğum için ilgimi çekmedi galiba. Birkaç yıl sonra mermer sütunun başka biri tarafından yerinden oynatılmış olduğunu fark ettik. Komşularda müzeye haber verin belki alır götürüler dediler. Evin ön kısmına getirdik mermer sütunu ve müze yetkililerine haber verdik. Geldiler baktılar; biz yarın gelip alacağız deyip gittiler. Ama 20 yıldır gelen giden olmadı. Taş ayak altında kalınca bizimkilerde kapı girişine basamak yapmışlar. Hikayeyi ilginç kılan kısım şimdi geliyor. Yaklaşık üç ay önce lise arkadaşımla karşılaştım. Sohbet muhabbet derken evlerine çay içmeye davet etti. Evde muhabbet ederken konu define işlerine geldi. Arkadaşın ablasında biraz hocalık varmış. Sizin eve bir baksın bakalım bir şey var mı dedi. Ablasını çağırdı. Ben bakıp sana haber vereceğim dedi ve gitti. Aradan birkaç gün geçtikten sonra tekrar ziyaretlerine gittim. Ablasının anlattıkları karşısında ağzım açık kaldı. Bizim evi hiç görmemiş biri olarak evi benden iyi tarif etti. Evin içinde ki üç ocağı; ocakların birinin önünü tuğlayla kapattığımıza kadar bildi. Peki evde bir şeyler var mı? İki yerde altın görüyorum biri en üst kattaki ocakla dolabın arasında bir kese içersinde; biriside bir alt katta ki oda da bulunan gömme dolabın duvarında ama şu an alamazsınız zamanı var biraz bekleyeceksin, ben sana haber verdiğimde alabilirsin dedi. Şaşkınlığımı iyice artıran ise sizin evdekinden 10 kat fazlası sizin iki ev üstünüzde ki komşunun evinde var demesi oldu. Ve o evi de görmediği halde evin içerisini gayet net tarif etti.
Sitede ki ustalardan bu evle ilgili yorum alabilirsem çok mutlu olurum. Memleket te olmadığım için şuan evin içersini gösteren resimler yok maalesef.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
mermer sütun üstten görünüş. her iki köşesinde kare şeklinde oyuk mevcut.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.