Bademciklerini Gıdıkla.. Rüşdüü.. Bademciklerini... | Sayfa 12 | Define işaretleri ve anlamları

Bademciklerini Gıdıkla.. Rüşdüü.. Bademciklerini...

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,768
Beğeni
22,148
Puanları
113
Konum
Erzincan
22-08-11, 23:08
Bir dahaki sefer ellerinizi yıkarken suyun sıcaklığı tam istediğiniz gibi değilse eskiden İngiltere’de bu işlerin nasıl yapıldığını düşünün.

1500´lerde İngilterede işler şöyle yapılıyordu:

İnsanların çoğu Haziranda evleniyordu Çünkü senelik banyolarını Mayıs ayında yapıyorlar, Haziranda hala çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.

Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak da bebekler aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü. Ingilizcedeki banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın? (Don´t throw the baby out with the bath water) deyimi buradan gelmektedir.

Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yaşıyordu. Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu. İngilizcedeki kedi-köpek yağıyor (It´s raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir.

Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu. Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı oluşturuyordu. Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan İngiliz usulü yataklar buradan gelmektedir.

Zemin topraktı. Sadece zenginlerin zemini topraktan başka bir şeyden yapılmıştı. Toprak kadar fakir (dirt poor) tabiri buradan çıkmıştır. Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı. Bunlar kışın ıslandığı zaman kayganlaşıyordu. Bunu önlemek için yere saman (thresh) seriyorlardı. Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu. Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca saman dışarıya taşıyordu. Buna mani olmak üzere kapının altına bir tahta parçası konuyordu ki bunun adı "thresh hold" (saman tutan; Türkçesi "eşik") idi.

Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük bir kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler ilave ediliyordu. Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu. Akşam yahni yenirse artıklar kazanda bırakılıyor, gece boyunca soğuyan yemek ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu. Bazen bu yahni çok uzun süre kazanda kalıyordu. Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası dokuz günlük (peas porridge hot, peas porridge cold, peas porridge in the pot nine days old) tekerlemesinin menşei budur. Bazen domuz eti buluyorlar o zaman çok seviniyorlardı. Eve ziyaretçi gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi. Bu etten küçük bir parça keserek misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı. Buna yağ çiğnemek
(chew the fat) adı veriliyordu.

Parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu. Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu. Domatesler buna sık sık sebep olduğu için bunda sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü. Çoğu insanın kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu. Onun yerine tahta tabaklar kullanıyorlardı. Çoğu zaman bu tabaklar bayat ekmekten yapılıyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanılabiliyordu. Bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için içinde kurtlar ve küfler oluşuyordu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında "tabak ağzı" (trench mouth) denen hastalık ortaya çıkıyordu.

Ekmek itibara göre bölüşülüyordu. İşçiler yanık olan alt kabuğu, aile orta kısmı, misafirler de üst kabuğu alırdı. Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılıyordu. Bu bileşim insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan geçen insanlar bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yapıyordu. Bunlar birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor¸ aile etrafına toplanıp yiyip-içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu. Buna "uyanma" nöbeti deniyordu.

Ingiltere eski ve küçük bir yerdi, insanlar ölülerini gömecek yer bulamamaya başlamıştı. Bunun için mezarları kazıp tabutları çıkarıyor, kemikleri bir "kemik evi"ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı. Tabutlar açıldığında her 25 tabutun birinde iç tarafta kazıntı izleri olduğu görüldü. Böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya çıktı. Buna çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan dışarıya taşıyarak bir çana bağladılar. Bir kişi bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna mezarlık nöbeti "graveyard shift" denirdi.

Bazıları zil sayesinde kurtulur ("saved by the bell") bazıları da "ölü zilci" (dead ringer) olurdu.

Gerçekler bunlar. Kim demiş tarih sıkıcıdır diye.
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,768
Beğeni
22,148
Puanları
113
Konum
Erzincan
Bir gün İzmir' de belediye otobüsünde gidiyoruz arkadaşlarla. Bizim arkadaş boş yer buldu
> ve oturdu. Sonraki durakta da eli bastonlu yaşlı bir amca geldi. Arkadaş da kıllığına adama
> yer vermedi. Adam o arkadaşın oturduğu koltuğun yanına geldi ve ayakta arkadaşın yer
> vermesini bekliyor. Fakat arkadaş yerini vermedi. Neyse adamcağıza da yazık bastonu
> otobüs hareket ettikçe bir o tarafa bir bu tarafa kayıyor. Arkadaş dayanamadı ve yaşlı amcaya :
> 'Amca bastonun ucuna lastik takarsan kaymaz' dedi. Adam şöyle baktı sonra;
> 'O lastiği zamanında baban taksaydı şimdi sen olmazdın ben de orada oturuyor olurdum'
> deyince bütün otobüs koptu. Arkadaş o gün bu gündür belediye otobüsüne binmez.
>
 

esrarengiz2828

Kullanıcı
Katılım
12 Mart 2016
Mesajlar
3,241
Beğeni
6,237
Puanları
113
Konum
nicopolis
Bir gün İzmir' de belediye otobüsünde gidiyoruz arkadaşlarla. Bizim arkadaş boş yer buldu
> ve oturdu. Sonraki durakta da eli bastonlu yaşlı bir amca geldi. Arkadaş da kıllığına adama
> yer vermedi. Adam o arkadaşın oturduğu koltuğun yanına geldi ve ayakta arkadaşın yer
> vermesini bekliyor. Fakat arkadaş yerini vermedi. Neyse adamcağıza da yazık bastonu
> otobüs hareket ettikçe bir o tarafa bir bu tarafa kayıyor. Arkadaş dayanamadı ve yaşlı amcaya :
> 'Amca bastonun ucuna lastik takarsan kaymaz' dedi. Adam şöyle baktı sonra;
> 'O lastiği zamanında baban taksaydı şimdi sen olmazdın ben de orada oturuyor olurdum'
> deyince bütün otobüs koptu. Arkadaş o gün bu gündür belediye otobüsüne binmez.
>
ustam nerde o eski gençlik artıkın bozuldu nadir çıkıyor biliyosun ama on numara söylemiş yaşlı amcada ben olsam durağın yanından bilem geçmezdim heralim ama tabi yer vermek önce gelirdi biz yolda taş görsek başkası kaza yapmasın deye alırken arkadaşın yaptığına bak:confused:
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,768
Beğeni
22,148
Puanları
113
Konum
Erzincan
''bir hocada desin ki, evet çocuklar çıkarın kağıtları, batak oynucaz

serdar ortaç’ın şarkı sözlerini anlamayı bırak, kliplerini izlerken hangi kızla sevgili onu çözemiyorum daha.

biz bi tane sevgili bulamazken diger yanda karisini bicaklayanlar var.adamdaki lukse bakar misin ...

yalnızlığın tadına bakalım derken yuttuk galiba

''ben doktor olsam hep kendime rapor yazıp işe gitmezdim. beni çılgın beni''

aslında herşeye verecek bir cevabım var ama olay anında değil gece yatarken aklıma geliyor

"az önce izlediğim filmdeki esas kız kafasını otobüs camına dayayıp içli içli dışarıya bakıyordu ya. gerçekte öyle olmuyor ki, kafan takır tıkır cama çarpıyor. tecrübe ile sabittir"

regl olduğunda orkid reklamlarındaki gibi mutlu bir tane kadın varsa, allah da benim belamı versin.."

"bu aralar derslerde "takımdan ayrı düz koşu yapan futbolcu" gibiyim. sınıftaki herkes konuları anlarken, hatta yağdırırken; ben suskun, ben garip, ben yalnız."

buzdolabını açtım gördüğüme inanamadım. carte d'or zeytinyağlı yaprak dolması çıkarmış:)"

''bunca yıllık insanım, henüz uykuya doyamadım
bedenim okulda olabilir ama ruhum asla."

istifa etmiyorum siz beni kovuyorsunuz

babamın çok sevdiğim bir sözü var: hesabına para yatırdım

''kızın fotoğrafını 495 kişi beğenmiş. o kadar insanın oyuyla bizim köyde muhtar seçiyolar lan

çengel bulmaca da ''boru sesi'' yazan yere sinan akçıl yazdım

facebook ''nassın canım? anangiller, babangiller,abingiller, akrabangiller iyidirler inşallah?'' moduna geçmiş hayrolsun.

" mayalar fenerli çıktı. malum, yanlış anons"

eski yunanda ateist olabilene büyük saygı duyuyorum. 50 tane tanrı var, biri bile aklını çelememiş adamın."

cuma namazında hocaya "hocam hava bugün çok güzel, dışarda kılalım mı.?" diye sormayaydım iyiydi.. kovdular. dinde mizah sıfır arkadaş yaa.."

"şu iki günde o kadar çok tarana içtim ki, sabah işe değil tarlaya gittim!.. çapa falan yaptım...testiden su içtim.. atlara su verdim... yağmurun bereketi ile ilgili tartışmalara girdim... türkiye'deki tarhana rezervlerinin %80'i bizim evde çıkıyor."

otobüste yanına oturan amcanın 9 liralık hacı yağı senin 200 liralık parfümünün kokusunu bastırır yaa..işte iman gücünün canlı kanıtı...

evrenin başka yerlerinde de zeki canlıların var olduğunun en kesin kanıtı, şimdiye dek bizimle hiç irtibata geçmeye çalışmamış olmalarıdır"

allahım sen beni sıradan çinko karbon pil olarak mı yarattin bu ne yorgunluk :KK43:( "

istediğn kadar cool ol tatlım. kına gecende yüksek yüksek tepelere çalacak

yarın öbür gün ölüp gitsem haberlerde gösterilecek düğünde göbek attığım bir videom bile yok lan. bu nasıl asosyalliktir. ciğerim soldu.

romantik filmler başlarken "bu filmdeki erkekler tamamen hayal ürünüdür. gerçek hayatla bir ilgisi yoktur." yazılmalı.

banka mesaj atıyor, 3 tane 250 liralık alışverişinize 20 lira bonus. ulan gerizekalı, 3 tane 250 harcayabilsem senin 20 lirana mı bakarım. '
'
seni sevmeye çalıştım ama olmadı" ne demek lan? napayım dershaneye mi yazdırayım, özel hoca tutup mu çalıştırayım? ne istiyorsun?

100 kadına sorduk 1647 cevap aldık.sorduğumuza soracağımıza pişman olduk.''

kopya demeyelim hocam, ben ''cevapları karşılaştırmak'' deyimini daha doğru buluyorum.

bazı insanlar sokakta telefonla konuşmuyor, bildiğin ulusa sesleniyor..

misafir için hazırlık yapan annenin evde yarattığı gerilimden elektrik elde etsek, bütün ülkeye yeter, hatta ihraç bile ederiz."
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,768
Beğeni
22,148
Puanları
113
Konum
Erzincan
gulmece bunlar
0751.jpg

0752.jpg


0755.jpg


0757.jpg

0761.jpg

0763.jpg

0765.jpg


0773.jpg

0774.jpg


0778.jpg

0779.jpg



0786.jpg

0788.jpg

0789.jpg

0790.jpg

0791.jpg

0794.jpg

0795.jpg

0796.jpg

0797.jpg


0703.jpg


0705.jpg

0706.jpg

0707.jpg

0708.jpg


0716.jpg



0733.jpg

0734.jpg

0735.jpg

0736.jpg


0747.jpg


0803.jpg


0806.jpg



0817.jpg


0831.jpg

0835.jpg


0841.jpg

0842.jpg

0843.jpg


0848.jpg
 
Üst