Islamda Cihad Anlayişi | Define işaretleri ve anlamları

Islamda Cihad Anlayişi

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
İSLAMDA CİHAD ANLAYIŞI

Resülullah (sav) şöyle buyurdu : “Müslümanlığın en yüce (amel ve ibadeti) ALLAH yolunda cihad etmektir. Bu üstün ameli yapmaya ancak Müslümanların en faziletlisi olanlardan başkası nail olamaz” Cihad’ı bu derece önemseyen bir Peygamber’in ümmetiyiz.



Daha nice hadislerde Resul-u Ekrem cihaddan bahsetmektedir. Öyle ki; İslam dininin en büyük farz ibadetlerinden bir tanesidir cihad. Resulullah bir hadisi şerifde; uzun uzun ibadetlerden bahsettikten sonra, bunların hepsinin üstünde cihad vardır demektedir. İslam dini için cihad anlayışı Kuran’ı azimüşşanın özellikle üzerinde durduğu ibadetlerden bir tanesidir. İslamda cihaddan bahsetmek istesek; bunun için muhtelif bir kitap neşretmemiz gerekecektir. İşte bu kadar büyük bir değere haiz olan o yüce ibadetin manası nedir ve bizler bu asırda bu ibadeti nasıl yerine getirebiliriz?

Cihad önemli olduğu kadar, hassas bir kavramdır. Kuran’ın ve sünnetin bize anlattığı cihad anlayışına sahip Müslümanlar, hakiki manada Peygamber Efendimiz (sav)’in sünneti çerçevesinde gidenlerdir. Eğer ki; cihad, muallakta kalan bir kelime olarak önümüze çıkarsa, ümmet için büyük bir yaraya yol açabilecektir. Bunun için öncelikle cihadın kelime manasını öğrenmek gerekmektedir. Cihad, Allah yolundaki her türlü faaliyet ve hareketin adıdır. Hakkı üstün ve hakim kılmak için gayret sarf etmektir. Başka bir ifadeyle cihad, İslam’ın aksiyon yönüdür, onun hamle gücüdür. Yani kısacası “Hayat bir cidaldir, şevk ise matiyesidir” diye bahsedilen hareketin ismidir.

Rabbinin rızası bütün dünyaya yayılana kadar canlarını ve mallarını Allah yolunda satmaktır. İşte bu görev bütün Müslümanların üzerine düşen farzı ayn olan cihad ibadetinin tanımıdır. Odak güçler tarafından “kutsal savaş” olarak adlandırılan cihad, at gözlüklü bir perspektiften bakmanın sonucudur. Elbette ki; yeri geldiği zaman kıtadan kıtaya koşturup, kılıçla mücadele etmek de cihad demektir. Ama yüzlerce kapısı bulunan cihad anlayışını, bir tek kapıdan ibaret görmek, büyük bir hezeyandır. Öyle ki Resul-u Ekrem (sav)’in ashabı Mekke’li müşrikler tarafından her türlü zulme uğradığı halde İslam dinini yaymak için derin bir mücadelenin içine girmişlerdi. Tek bir müşrikin bile öldürülmediği mekke devrinde, nice Müslümanlar şehid edildi.

Hz Sümeyye ve Hz Yasir bunun en bariz örneklerinden değil midir? Onların yaptıkları da büyük bir cihaddı. Madem ki; cihad demek, Allah’ın dini bütün dünyaya yayılana kadar savaşmak demektir, o zaman bizler de silahlı savaş olarak gördüğümüz cihad anlayışını sorgulamalıyız. Kuran-ı Kerimde Nahl suresi 126. Ayette bahsedilen, onlara misliyle karşılık verin sözü de bizim için bir ölçü niteliğindedir.

Müslümanlara ilim ile tehakküm kurmaya çalışan ehli küfre karşı, silah ile karşı koymak cihad anlayışıyla örtüşmemektedir. Onlara karşı ilimle, irfanla, tecrübeyle, çalışmakla cihad vazifesi görülebilir. Müslüman bir nesil olarak; bilgisayar teknolojisinde devrim niteliğinde buluşlar gerçekleştirerek İslam dinini yaymak bir cihad değil midir? Devrin en gelişmiş uçaklarını, en devasa nükleer santrallerini, tıpda mühendistlik iliminde ve hakeza değişik ilim müesseselerinde yeni çığırlar açmak cihad değil midir? Yahut dünyanın değişik merkezlerine gidip İslam’ı Kuran’ın indirdiği, resullullah’ın gösterdiği şekilde anlatma gayesi büyük bir cihad değil midir?

Rabbinin dinini yaymak için dünyanın sair ülkelerinde gece gündüz demeden, Kuran’ı ve onun tefsirlerini anlatmak için çalışanlar “ Allah yolunun tozu ile cehennemin dumanı hiçbir zaman bir arada bulunmaz “ hadisi şerifine mazhar olmamışlar mıdır? Eğer cihad demek, Allah’ın dinini bütün dünyaya yaymak demekse, o zaman asla savaşla cihadı özdeşleştirmeyelim. Bu o kadar büyük bir yanılgıdır ki, insan demek el demektir, ayak demektir, kalp demektir gibi bir hatayı ihata etmektedir. Mesela Musab bin Umeyr Medine’ye gidip İslam’ı anlattığı zaman o büyük bir cihad vazifesi sergilemişti. İşte cihad vazisi, işte Ashab-ı Kiram. Öyle ki 23 senelik tebliğ hayatının yalnızca 2 senesini savaşlara katılarak geçiren bir peygamberin, cihad anlayışını savaşla sınırlandırmak bir yanılgı ibaresidir.


Yazar:Yunus COŞAR



Cihad sözcüğü c-h-d kökünden türemiş, “bütün gücünü kullanma” anlamına gelen ve tek kelime olarak “mücadele” anlamında kullanılan Arapça bir kelimedir.

Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?” (Al-i İmran Suresi, 142)

“Allah cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?” (Ali İmran Suresi, 142)

Andolsun, biz sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar, deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız (açıklayacağız). (Muhammed, 47)
 

sadex

Kullanıcı
Katılım
20 Aralık 2014
Mesajlar
39
Beğeni
140
Puanları
33
Selamunaleykum Allah Razı Olsun Abi

Kısaca nahl 126 da Allah azzevecelle nin buyurdugu gıbı mıslıyle karsılık vermelı. Sılah sıkıyorsa da sılahla karıkatur cızıyorsa karıkaturle. Sadece kalemle cıhad etmek demek veya sadece ılım vs ıle cıhat demek atgozluguyle bakıp farZıayn olan yanı savas olan cıhadı yok saymak demek olur. Elbet hepsı bırden cıhaddır ama savası bu kavramın ıcersınden cıkaramayız.
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
Selamunaleykum Allah Razı Olsun Abi

Kısaca nahl 126 da Allah azzevecelle nin buyurdugu gıbı mıslıyle karsılık vermelı. Sılah sıkıyorsa da sılahla karıkatur cızıyorsa karıkaturle. Sadece kalemle cıhad etmek demek veya sadece ılım vs ıle cıhat demek atgozluguyle bakıp farZıayn olan yanı savas olan cıhadı yok saymak demek olur. Elbet hepsı bırden cıhaddır ama savası bu kavramın ıcersınden cıkaramayız.

Peki müslümanı batağa çekmek için tahrik için bazı kurgular yapılıyorsa dikkatli olmak lazım her işi erbabına bırakmak lazımdır nedense biz millet olarak her konudan anlarız ahkam kesmeyi severiz sözüm size değil yanlış anlaşılmasın bu vatana bu millete hizmet etmek isteyen işini Allah rızası için iyi yapsın her meslek erbabından beklenen vatanseverlik bu olmalı sevgiyle...
 

sadex

Kullanıcı
Katılım
20 Aralık 2014
Mesajlar
39
Beğeni
140
Puanları
33
Peki müslümanı batağa çekmek için tahrik için bazı kurgular yapılıyorsa dikkatli olmak lazım her işi erbabına bırakmak lazımdır nedense biz millet olarak her konudan anlarız ahkam kesmeyi severiz sözüm size değil yanlış anlaşılmasın bu vatana bu millete hizmet etmek isteyen işini Allah rızası için iyi yapsın her meslek erbabından beklenen vatanseverlik bu olmalı sevgiyle...
Amenna abı ama baslık gunumuzde cıhad degıl ıslamda cıhad :) sılahla cıhadı alıp gerısını yoksayamayız. Sadece kalemı alıp gerısını de yok sayamayız. Peygamber Aleyhısselam bızzat kendı katıldıgı cıhad 27 dır. Asker gonderdıgı 37 dır :) yanı bunu yoksayamayız. Ha gunumuzdekı cıhad kavramı elestırılebılır amma farzı ayn olan bu amel yok sayılamaz. En yakın ornek Kurtulus Savası degıl mı? Halıfe cıhadı Ekber ılan edıp tum muslumanlar akın akın gelmedı mı? Hadı kafır ısgal ettı bızde elımıza kalem mı alacagız. Bu cok yanlıs. Hakkı soylemek zorundayız abı. Selametle.
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
Tereddüte mahal vermemesi bakımından konuyu biraz daha zenginleştirelim islamda cihat demeyelim...:)

Bazı batılı yazarlar cihat kavramnı, kasıtlı olarak ve yanlış biçimde, ele almakta pek çok manayı içinde toplayan cihada sadece “savaş” manasını yükleyerek diğer manalarını göz ardı etmektedirler. Halbuki, cihad kavramı, çok kapsamlıdır ve oldukça geniş anlamlıdır. Bu konuda cihad ile ilgili muhtelif ayet ve hadislerin çerçevelediği anlamlar ve bizzat Hz. Muhammed (asm.) ‘ın cihad ile ilgili uygulamaları dikkate alındığında cihadın sadece savaş anlamına gelmediği ortaya çıkmaktadır.

Mesela, Hz. Aişenin (R.A.) “Ey Allahın Resulu! Görüyoruz ki cihad amellerin en faziletlisidir; öyleyse biz de cihad etmeli değil miyiz?” diye sorması üzerine, Hz. Peygamber (asm.) “Sizin için cihadın en faziletlisi makbul hacdır” buyurmuştur. ( Buhari,”Cihad” 1) Bir başka hadis’de “Cihadın en faziletlisi zalim sultanın yanında hakkı söylemektir”(Tirmizi,”Fiten” 13; Ebu Davud,”Melahim”, 17) buyurmuştur.

Bir başka örnek : İslam ordusuna katılmak isteyen birisine, Hz. Peygamberin anne ve babasının hayatta olup olmadığını sorması ve hayatta olduklarını öğrenmesi üzerine “O halde onlara hizmet yolunda -nefsinle- cihat et” (Buhari, “Cihad”, 138; Müslim, “Birr”,5) buyurmuştur. Hz. Peygamberin, ümmetin içinde “yaşamadıkları şeyleri söyleyen ve emir olundukları yükümlülükleri yapmayan” nesillerin ortaya çıkacağını haber vererek, onlara karşı “Kim onlarla eliyle cihad ederse o mümindir, kim onlarla diliyle cihad ederse o mümindir, kim onlarla kalbiyle cihad ederse o mümindir” (Müslim, “İman”, 80) buyurmuştur.

Bu hadisler değerlendirildiğinde cihadın gerek kapsam ve gerek yöntem bakımından çok geniş bir yelpazeyi yansıttığı ortaya çıkmaktadır.

Cihad kelimesi; Arapça’da “güç ve gayret sarf etmek, bir işi başarmak için elinden gelen bütün imkanları kullanmak” manasına gelen CEHD kökünden gelmektedir.

En geniş anlamıyla cihad, Allah yolunda bir ömür boyu istikamet çizgisinde yaşamak, kulluk şuur ve görevini hakkıyla yapma hususunda ciddi gayret göstermek, nefis ve şeytanı ile çarpışmak, Allah ve resulünün koyduğu ölçüleri nefsinde yaşamak ve yansıtmak, İslam’ın güzelliğini diğer insanlara ulaştırmak için dini tebliğ etmek, ilahi mesajı bütün insanlığa duyurmak, İslam ülkesini ve Müslümanları düşmanların her türlü tehlike ve saldırılarına karşı savunmak ve gerekirse, onlarla savaşmak” demektir. Bu anlam çerçevesinde, cihad’ın bir “manevi cephesi” birde “maddi cephesi” bulunmaktadır.

Bu iki anlamda cihad ile ilgili gerekli teçhizat ve vasıtaların ne olacağı ve özellikle hangi yöntemlerin kullanılacağı konusu, günümüzde, fevkalade önem arz etmektedir. “Manevi cephe”, tamamen dinde keskin bir iman ve teslimiyet, ihlas ve samimiyet, fedakarlık ve hamiyet işidir (Bakara Sûresi, 285-286). Bu manevi cephe, müminlerin ilim ve iman ile donatılmasını, bilinçli ve basiretli olmasını, İslamı nefsinde ihlasla yaşayan örnek bir müslüman modelini gün ışığına çıkarmalarını gerektirir (Zümer Sûresi, 2-3; Bakara Sûresi,41). “Maddi cephe” ise, maddeten terakki etmek, ekonomik anlamda güçlü olmak, ilim ve teknolojide yol kat etmek ve düşmanların taarruz ve ihanetlerine karşı kültür mücadelesinde, siyasi ve askeri sahada güç ve üstünlük sağlamak ve gerektiği zamanlarda savaş üstünlüğünü sağlayacak her türlü silah ve donatımda en ileride olmak zaruretini ortaya koymaktadır.

İslam literatüründe, ayet ve hadislerin çerçevelediği anlamlarda cihad kavramı aşağıda sıralanan görev ve sorumlulukları içinde toplamaktadır:

1. Allah’ın rızasına uygun bir şekilde dini nefsinde ömür boyu yaşama çabası, Allah yolunda samimi kulluk gayret ve ciddiyeti, nefse ve şeytana karşı mücadele vermek, nefs-i emmarenin tahakkümünü kırmak,

2. Hakkın hatırını üstün tutma ve hakikati hakim kılma gayreti,

3. Dini emirleri öğrenip ona göre yaşamak ve başkalarına öğretmek,

4. İyiliği emredip kötülükten sakındırmak,

5. Güçlüklere karşı göğüs germek, kaba hareketlere karşı sabır göstermek,

6. İslam’ı tebliğ, ilahi mesajı bütün insanlığa duyurma aşk ve gayreti,

7. Düşmanlara karşı ilmi ve fikri mücadele, ilim ve teknolojide etkinlik ve üstünlük sağlama,

8. Maddeten terakki ederek ekonomi ve kültür savaşında güç ve üstünlük kurmak,

9. Devleti basiretle yönetmek, çıkarcılara, vurgunculara fırsat vermemek,

10. Başka ülkelerin siyasi, ekonomik ve askeri tahakkümleri altına girmemek için say ve gayret göstermek,

11. Düşmanın her türlü ihanet ve saldırılarına karşı önceden gereken her türlü tedbirleri almak,

12. Savaş zarureti ortaya çıktığında, düşmandan korkmamak, kaçmamak, bütün güç ve gayreti ile savaşa katılmak ve Allah’a güvenmektir.

Bu geniş çerçeveyi yanlış bir biçimde değerlendirmek veya kasti bir şekilde yanlış yorumlayarak cihad kavramını sadece “savaş” anlamına tahsis etmek gerçeği yansıtmayacağı gibi, Kur’an ve sünnette ifade edilen anlam ve kapsam bakımından da eksik, yanlış ve yetersiz olacaktır.

Selam ve dua ile…
 
Üst