'' Ramazan Eğlencesi '' | Sayfa 45 | Define işaretleri ve anlamları

'' Ramazan Eğlencesi ''

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan








 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
Ramazan soruları... bilenlere tevfik ustanın rehberliğinde suriyede dokuz gün bayram tatili...


Yüzmek zayıflatıyorsa balinalar nerede yanlış yapıyorlar?

Süper yapıştırıcı herşeyi yapıştırdığı halde niçin içinde bulunduğu tüpün iç çıdarlarını yapıştırmamaktadır?

Niçin yanlış çevrilen telefon numarası hiçbir zaman meşgul çalmaz?

Niçin falcıya gitmeden evvel randevu almak gereklidir? Geleceğimizi bilemez mi?

Eğer bugün hava sıcaklığı 0 derece ise ve yarın iki kat daha soğuk olacaksa, yarın hava kaç derece olacaktır?

Niçin "tek heceli" kelimesini diyebilmek için dört hece kullanmaktayız?

Neden insanlar gökyüzünde 400 Milyon yıldız var denildiğinde inandıkları halde, yeni boyalı yazan yüzeyi elleriyle yoklarlar?

Niçin limonlu gazozların içerisinde bir sürü suni tatlandırıcı varken bulaşık deterjanında gerçek limon suyu kullanılmaktadır?

Işık 300.000 km/sn hızla yayıldıgına göre karanlık hangi hızla çökmektedir?

Işık hızında giden bir arabada oturduğumuzu varsayarsak, farları yakınca ne olur?

Niçin fare kokulu kedi maması yok?

Teflona hiçbir sey yapışmadığı halde teflon tavaya nasıl yapışmıştır?

Niçin uçaklarda paraşüt yerine can yeleği vardır? Eğer uçağın karakutusu kaza anında parçalanmıyorsa neden bütün uçak bu kutunun üretildiği maddeden yapılmamaktadır?

Niçin uçaklarda paraşüt yerine can yeleği vardır? Eğer uçağın karakutusu kaza anında parçalanmıyorsa neden bütün uçak bu kutunun üretildiği maddeden yapılmamaktadır?

Eğer bir şizofren diğer kişiliğini ölümle tehdit ediyorsa, bir rehinelik durumundan söz edilebilir mi?

Tabelacılar greve giderlerse, ellerindeki pankartlara birşey yazabilirler mi?

Soyu tükenmekte olan bir hayvan, soyu tükenmekte olan bir bitkiyle besleniyorsa ne yapmalı?

Neden koyunlar yağmur yağdığında çekmezler?

Eğer bir kaplumbağanın kabuğu yoksa çıplak mıdır yoksa evsiz mi?

Vejetaryenler hayvan şeklinde krakerlerden yiyebilirler mi?

Eğer bir işi başaramayı seçip de, başarılı olursanız, aslında hangisini yapmış olursunuz?

Sağır ve dilsiz bir insan küfür ederse, annesi ellerini yıkamasını mı söylemeli?

Eğer trafik kazalarının çoğu evden çıktıktan 5 km sonra oluyorsa, insanlar neden 10 km öteye taşınmazlar?

Eğer dünya bir sahneyse, seyirciler nerede oturuyor?

Eğer polis bir mim sanatçısını tutuklarsa, ona da susma hakkını kullanabileceğini söylerler mi?

Eğer onları avlayamıyorsak bir turist mevsiminden nasıl sözedilebilir?
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
Aşağıdaki yazıyı kimin yazdığı meçhul ama gayet ilginç...

Azerbaycan'ın adını işyerinde telaffuz etmeye başladığımızda yani 1992-1993 yıllarında, orası bizim için kapalı bir kutuydu. Azerbaycan, çok çok eski olan Rus cihazlarından oluşan haberleşme ağını yenilemeye, köylerine, kasabalarına telefon hizmeti götürmeye çalışıyordu. Tabii dünyaya pencerelerini açtıktan sonra da ilk iş olarak; dil, kültür, din birliği olan kardeş ülke Türkiye'den yardım istemişlerdi. Bizler de Türkiye'nin en önemli iki telekomünikasyon şirketinden biri olarak güzel projeler yapmak için kolları sıvadık.

İlk defa Direktörümüzün Azerbaycan ile telefon konuşmasına şahit olduğumda şok oldum. Konuştuğu kişi dönemin Haberleşme Bakan Yardımcısı' ydı ve bizim patron, hiçbir samimiyeti olmamasına rağmen "sen" diye hitap ediyordu. Azerice'de "siz" kavramı yoktu. Görüştüğünüz kişi Bakan da olsa "sen" diye konuşabiliyordunuz. Birinci dersimizi aldık.

Karşılıklı görüşmeler için Bakü' ye gittik. Havaalanında dakika bir, gol bir hatamı yaptım. Üniformalı birini göstererek, Azerice'de benden daha tecrübeli bir arkadaşıma "bu adam subay mı?" diye sordum. Arkadaş: "sus, adamı peşimize mi takacaksın, burada subay bekar demek" dedi. Bizdeki "subay" ne demek söylemedi.

Bizi karşılayan Azeri arkadaş, arabaya binerken kendisinin dalda (arkada) gideceğini benim de kabaga (öne) oturmamı söyledi. Otelin önüne gelince şoför; "abla sen burada düş, ben arabayı saklayıp gelirim" dedi. Yani ben ineceğim, o da park edip gelecek. Sonra düşmenin inmek yerine her yerde kullanıldığını "merdiveni boşver, gel asansörle düşelim" dediklerinde daha iyi kavradım. Ama bunu bilmeyen arkadaşlarımız Azerbaycan Havayolları ile yaptıkları bir uçuş sonunda, Bakü' ye beş dakika içinde düşecekleri anonsu ile hayatlarını film şeridi gibi bir-iki saniye izleme fırsatını bulmuşlar. Bir diğerimiz de Bakü' ye telefon edip montaj ekibimizin varıp varmadığını öğrenmek istemiş, telefondaki Azeri: "uçak Bakü üzerinde fırlandı, fırlandı, Sumqayit' e düştü" demesiyle feryat figan ortalığı birbirine katmıştı. Anladık ki uçak Bakü' ye inememiş, bir iki tur atıp, başka bir şehre inmiş.

Azeriler çok misafirperver. Herhangi bir ikramı reddetmek çok ayıp. Sizi ağırlamak için paralanıyorlar. Altı saat boyunca yemek yenilebiliyor. Bizi o dönemin gözde bir lokantasına götürdüler. Adı Gülistan. Ordan burdan konuşulurken, çok değerli bir şairlerinin başka bir ülkede rahmetli olduğunu ve sümüklerini Bakü'ye getirmeye çalıştıklarını söylediler. Biz yine anlamsız anlamsız bakınca, sümüğün kemik anlamına geldiği ve Türkçe sümüğün karşılığının da "burun suyu" olduğu anlaşıldı. Sonra bana sümüklü et (pirzola) sipariş edildi. Şu anda Bakü'deki Migros yani ???????? Store'un camlarında "sümüklü et şu kadar, sümüksüz et bu kadar" ilanlarını görmek mümkün. Bu arada garson yanımıza yaklaştı ve yan masadaki adamların arkadaşımızı Sefer Bey'e okşattıklarını söyledi. Tabii okşanmaya maruz kalmış arkadaş da kolay kolay okşanacak bir tip değil. Bıyıklı ve iri cüsseli olan arkadaşımız acayip bozulup, "kim okşatmış beni, bu da ne demek" şeklinde horozlandı. Okşatmanın - benzetmek olduğunu zar zor anlayarak rahatladık. Rus kızların dansları ve "Ada Vapuru Yandan Çarklı" şarkısı eşliğinde yemeğimizi bitirdik. Ertesi gün seherde bizi otelin kabağından aparacaklarını söylediler. Yani sabah, otelin önünden alınacaktık.

Sezen Aksu, İbrahim Tatlıses acayip rağbet görüyordu. Bir de o zamanlar Cuma akşamları TRT'de yayınlanan "Bir Başka Gece" programı çok seviliyordu. Hatta Cuma gecelerine denk gelen düğünlere "Bir Başka Gece" programı süresince ara veriliyor, düğün ahalisi TV salonuna geçerek hep birlikte programı seyrediyordu. Sonra düğüne bırakılan yerden devam ediliyordu. Daha da enteresanı önemli bir iş toplantısının ortasında üst-makamın ofisinin (genelde her ofiste irice bir TV var) kapısı tık tık çalınıyor, departmandaki sekreterler sessizce kenara diziliyor ve sabah saatlerinde verilen Brezilya dizisi hep birlikte seyrediliyordu. Tabii bizim toplantı devam ediyordu etmesine ama Azeri yöneticisinin gözleri de sık sık televizyona kayıyordu. En zevklisi Azerbaycan-Türkiye futbol maçını Azeri televizyonundan, Azeri spikerin anlatımıyla seyretmek: Türk Milli Yığma Komandoları. Türkiye Milli Takımı anlamında. "Türk kapıcısı (kaleci) topu gapı aralığından depti, yirmibirinci dakka olmasına rağmen maç heç heç (0-0) devam etmekte" gibi sevimli cümlelere rastlıyorsunuz. Ya da bir Amerikan filmini Azeri dublaj ile seyretme şansını yakaladıysanız Robert Redford'un "men yahsiyem, istemirem. Sen nicesin?" şeklinde konuşmasına gülmekten kırılıyorsunuz. (Bu arada Arap ülkelerinden birinde iş için bulunan arkadaşım bir filmde: R. Hudson'a barmenin ne içeceğini sorduğunu ve onun da elhamdüllah oruçluyam dediğini söyledi. İnanamadım, yazmış da olabilir). Bu arada bizler de onları Türkiye'ye davet ettik. Hatta bir yöneticinin eşi rahatsızlandı ve doktora götürmek görevi bana düştü. Amerikan Hastanesi'nden randevu aldık. Kadın; "oynaklarım, sümüklerim, kıçım ağrıyor, derman yuttum geçmedi" dedi. Doktorda Hakan Şükür bakışları oluştu. Yani "eklemleri, kemikleri ve bacakları ağrıyor ve ilaç almasına rağmen geçmiyor" dedim. Neyse tahliler filan, derman bulundu
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
Kadın akşam işten çıkar, ıspanak alır eve gider. Sofrayı hazırlar ama yoğurt almayı unutmuştur. Hemen kocasını arar. Kocadan kocaya değişen cevaplar;
1- Ben geç geleceğim yoğurtsuz yiyin (Lackalaşmış Koca)
2- Aradığınız noya şuan ulaşılamıyor (Aldatan Koca)
... 3- Ispanağı aldın da yoğurdu neden almadın (Kazma Tipi Koca)
4- Yine mi ıspanak otlaya otlaya sığır olduk (Kalas Tipi Koca)
5-Tamam alırım (Monotonlaşmış Koca)
6- Tamam. Başka birşey lazım mı (Normal Koca)
7- Tamam hayatım alırım başka bi isteğin var mı (İdeal Koca)
8- Amaann canımm ıspanakla mı uğraştın, yapmadıysan bırak dışarı da yiyelim..
Yok Böyle Koca :):)
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
Huriye.Nuriye.Duriye 75-80 yaşlarında çok eski 3 arkadaştır.Bir gün Huriye Nuriyeye telefon eder ve birlikte Duriye'ye giderler biraz muhabbetden sonra Duriye kahve yapar ve içerler.
Biraz sonra Duriye yine:
-Ay kusura ...bakmayın unuttum.size birer kahve yapayımda içelim der.Huriye ve Nuriye bir şey demezler içerler.Aradan biraz zaman geçer.
-Duriye yine:
-Size bir kahve bile yapmadım.Hemen yapayımda
içelim der ve yapar getirir.Bizimkilerde yine itraz yok.Akşama doğru Huriye ve Nuriye kalkarlar,yoka düşerler yolda bastonları ile yavaş yavaş yürürken aralarında şu konuşma geçer:
Huriye:
-Kız Nuriye,gördünmü Duriye'yi!!! Ne kadar pinti olmuş bize bir kahve bile ikram etmedi.
Nuriye:
-Kızzz Duriyeyi ne zaman gördün???
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
Yaratıcı ülkenin yaratıcı insanlarından çöp dökmelere karşı alınan önlemlerden birkaç adet...

İzmir?de bir çöp kutusunda "Buraya çöp atan sıkıyorsa biraz beklesin!"

Pendik'te bir duvarda "Buraya çöp atmayın yakalarsam yediririm o çöpleri"

Kasımpaşa'da bir duvarda "Buraya çöp atan Allah katında cezalandırılacaktır"

İstanbul / Sefaköy'de bir duvarda "Buraya çöp atan için artık bir şey yazmayacağım... herkes içimden ne dediğimi biliyordur herhalde"

Bağcılar'da bir evin duvarında "Buraya çöp atan namussuzdur. Salı ve cuma hariç"

Büyükdere itfaiyesinin yan duvarında "Çöp atma ağır konuşurum"

Bursa'da bir apartmanın garaj girişinde "Çöp döken °°°°°°°°dir. Yorum yapan da"

İstanbul-Kağıthane'de bir duvarda "Buraya çöp döken Sayın eşek, görüntü hoşunuza gidiyor mu? Konteynır iki metre ileride!"

Beşiktaş'ta bir apartmanın önündeki doğalgaz kutusunun üzerinde "Buraya çöp dökmeyin... çok çok çok çok rica..."

İzmir'de bir evin duvarında "Buraya çöp dökeni tavana asayım, smaç basayım!"

4. Levent Sanayi'de bir binanın duvarında "Buraya çöp atan eşektir ve yasaktır"

Eskişehir otogarı yakınlarındaki bir duvarda "Arsaya çöp atanı severim"

Dikili'de bir çöp tenekesinin üstünde "Buraya çöp atmak yasaktır. İnsansan anlarsın. Anlamazsan uygun bir zamanda arkadaşlarla öğretiriz"

Eskişehir'de bir apartmanın önünde "Buraya gündüz çöp dökmek yasaktır. Gece de yasaktır!"

Tekirdağ'da bir evin duvarında "Sayın Afyonlular! Çekirdekleri ve Çöpleri evinizde de mi yerlere atıyorsunuz!"

Geçen yıl Afyon fuarında yaklaşık 50 ayrı yerde yazan uyarı amaçlı bir yazı: "Buraya çöp döken öldürülür!"

Soğanlı'da bir evin duvarında "Çöp dökmek yasaktır. Bir daha olmasın!"

Cihangir'de bir apartmanın duvarında " Hey çöp dökme sakın!"

Antalya'da bir evin duvarına devasa harflerle "Buraya çöp döken gevşektir"

Diyarbakır'da bir duvarda "Buraya çöp döken hayvansa zaten hayvandır, çocuksa babası hayvandır, büyükse hayvan oğlu hayvandır."
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
1. Bir uzunluk ölçüsü olarak kullandığımız; "Nah kolum gibi"

2. Yol tarif ederken kullanılan; "Buradan bi yüz metre ilerden dön abi.'' Bi yüz metre denilen en az 300 metre tabi :)

3. Birinin çok konuştuğunu belirtirken kullandığımız; "Bir araba laf

4. Bir yerin küçük olduğunu vurgularken kullandığımız; "G*t kadar yer"

5. "Yok artık!" tepkisi için kullandığımız; "Yok Ebesinin Nikahı"

6. Çok uzak bir yerden bahsederken kullandığımız; "...taaaa anasının gözünde

7. Genelde kadınların hamur kıvamı için kullandıkları; "Kulak memesi kıvamı

8. "Artık büyüdün." demek için kullandığımız; "Kazık kadar olmak"

9. "Bi Fırt da Ben Çekeyim..."

10. Fena halde sarhoş olunduğunda kullanılan; "Kafam oldu bin beş yüz"

11. Sabahın çok erken saatleri için kullandığımız; "Karga bokunu yemeden"

12. Çok üşüdüğümüzde kullandığımız; "G*tü Donmak"

13. Yakışıklı erkekler için kullanılan; "Taşşş gibi" yakıştırması

14. Çok ağır bir şey taşıdığımızda kullandığımız; "Eşek Ölüsü Gibi"

14. Çok ağır bir şey taşıdığımızda kullandığımız; "Eşek Ölüsü Gibi"

15. Biraz iri kıyım kızlar için kullanılan; "At gibi hatun"

16. Sarhoşluk durumu için kullanılan; "Kafam kadar güzel misin?"

17. Bir sıcaklık ölçüsü olarak kullanılan; "Gavurun avret yeri gibi"
18. Çok az olduğunu belirtmek için kullandığımız; "Bir gıdım"

19. Azıcık anlamında kullanılan; "Dişimin kovuğunu doldurmaz."

20. Kısa süreli zaman dilimi olarak kullandığımız; "Taş çatlasın
 
Üst