Barnabas incili
- Konbuyu başlatan ASİAVCI
- Başlangıç tarihi
- Katılım
- 24 Aralık 2013
- Mesajlar
- 2,327
- Beğeni
- 5,973
- Puanları
- 113
Kitap ta çok eksiklik var ancak yaşananlar la örtüşüyor bu İncil şayet açıklamalı şekilde yayınlanırsa İsrail oğullarının ve yandaşları çok zor durumda kalacak şimdilik İncil bizim için sıkıntı yaratıyor lehimize çevirmek için çok cesaretli birileri gerekiyor saklıyanlar bu cesareti gösteriyorda asıl önemlisi bundan sonra olacaklar tabiki sır küpü amacına ulaşamaz sa konu tapınakcı ları ve uzantılarına rahat uyku uyutmuyor söz verdikleri olayı gerçek leştiremedikleri için.
- Katılım
- 14 Kasım 2012
- Mesajlar
- 1,451
- Beğeni
- 2,680
- Puanları
- 113
Cevap: Barnabas incili
Asi ustaya bu barnabas incili hakki da meseleyi daha once anlatmistim. Ustamizda araStirmis. Cok uzun bir meseledir. Aslinda bizim medyada okudugumiz isin incil yanidir, arkadaslar bu incil bulundugunda bazi isaretlerden yola cikilarak kibristaki ikinci bir incili antin caga ait bir mozoleden caldilar. Calinirkende cinayetler islendi.
Sadece bir kac tomar parsomen ve deri icin islenmedi bu cinayetler. Mezarlarda paha bicilmez objeler vardi.
Anlat anlat bitmez valla
Simdi bu olayi turkiyeye duyuram yani bir kitap aracligiyla, aydogan vatandas bir yazar. Bu isin bir yaniylada ilgilenen taninmis yazar mufit yuksel var. Yani varda var.
Sirnakta cobanlar ava cikar, kopekleri avi kovalarken bir magaranin icinde. Derin bir bosluga duser iplerle 30 bosluga inerler.. Ve bir lahit bulurlar. Lahitin icindeki cesedin gogsunde iste bu incil durur.
Hikaye bu.
Ama anlatilmayan seyler var, o odada hristiyanlik tarihi i degistirecek seyler vardir. Incilin kendisi apokratif yazilardir. Hz isayi baska anlatir. Ve hz isa doneminden kalmaa emanetler vardir. Belkide hz isanin kendi el yazilari. Ve isin en mistil ve anlatilmaayan yanlarida odada bulunan kutsal emanetler. Bunlar satildiktan yillar sonra incil sanki yeni bulunmus gibi incil piyasada dolasir.
Hristiyanligin o kutsam emanetleri kapali carsida satin ali ir. Kimse o o kutsal emanaetlerin ne oldugunun farkina varmadan altin ve para hirsi dan dolayi goz ardi eder. O objeler bir sekilde vatikanin kulagina gider. Ve gelip paralari basarak alip gotururler.
Vatikanin gizli elleri incili almak icinde harekete gecer. Onune gelen her seyi olduru ve parayla satin alir. Israil cumhur baskaninin kizini bile oldururler. Cunku neden biliyormusunuz;
Vatikan dunyanin en buyuk muzesidir, icndeki tum eserler paha bicilmezdir. Sanat eserleri, heykeller. El yazmalari vesaire vesaire, korkunc bir butceleri vardir. Ve tum bu zenginliklerni bir degistirilmis hristiyanlik inanci ustune oturtmuslardir.
Bu duzenlerini bozacak her seyi yok ederler, yada vatikanin bodrumlarinda saklarlar.
Kase, ahit sandigi su bu falani coktan bunlar depolarina aldilar.
Bizede iste konusmassi kaliyor
S.Aleyküm.
Üstte alıntı yaptığım Sarpedon Ustamız görünmüyor.
Ankara ustamızın bu konu ve daha bir çok konuda paylaştığı bir şekilde paylaşamadığı bilgilerinin olduğuna altına imzamı atarım.
Konuyu açan Asi Avcı ustamıza Teşekkürlerimizi sunarım.
Şahsımın daha öncede duyduğum ve okuduğum bir yerde bu meşhur volcan hikayesi.
Doğruluğu tartışılır büyük ihtimal ile gerçekliği ispatlanamaz.
Canımızı verdiğimiz Atalarımızın önünde saygı ile eğilerek.
Barnabas incili konusunda bilinenler bilinmeyenler konusunda bir şeyler yazıldı Ülkemiz komplo teorilerinin önde gelen yerlerinden her daim önde idi.
Şahsımın daha öncede duyduğum ve okuduğum bir yerde bu meşhur volcan hikayesi.
Doğruluğu tartışılır büyük ihtimal ile gerçekliği ispatlanamaz.
Bu volcan denen ve himayesindeki kafirlerin Osmanlı döneminde vatikan tarafından gönderildiği her müslüman kardeşlerimiz tarafından biliniyor fakat belgelerde bir şekilde bir yerlerden empoze edilerek yayınlanıyor.
Gelelim meseleye Siyaset olarak değil söylenenler hikayeler efsaneler bir şekilde bu İncile ulaşmak isteyenlerin sonunu hazırladı ALLAH ın Rahmeti üzerine olsun Muhsin Yzıcığolu da bunlar dan biri dir .
1900 lü yıllarda İsmet İnönün oğlu Ömer inönü Kahraman Maraş a gidiyor elinde bir çok harita bir yere geliyor lar dağ tepe tam yerinde işaretler soruluyor yaşlı bir amca evet doğrudur bunlar burada idi geçen günlerde yok edildi diyor.
Acaba komplo teorilerinin önde gelen yerlerinden biri demiştimya Muhsin Yazıcıoğlu damı böyle katledildi.
Ankara Ustam Demiştimya Ermeni konunuza açıktan yazamıyoruz yazıncada cevap hakkı ötekiliştirme diye.
Teşekkür ederim.
- Katılım
- 24 Aralık 2013
- Mesajlar
- 2,327
- Beğeni
- 5,973
- Puanları
- 113
Sonra olan benim hart disklere oluyor ustam malum her yerdeler eski nickimi o yüzden degistirmistim yine açık verdik ustam malum troller bir şekilde sızıyor bazı yeni üyeler kendilerini ofline gösterip siteleri takip ediyorlar ancak bazen öyle sinirlerine basıyorum ki kendilerini açık ediyorlar abilerine hizmet için her yol mübah nasılsa paralarını bizim maaş larımızla alıyorlar orası kul hakkı olmuyor.
- Katılım
- 14 Kasım 2012
- Mesajlar
- 1,451
- Beğeni
- 2,680
- Puanları
- 113
İşin gerçeği bir şey paylaşmadan en az 3 defa dinlerim dinleyince bence daha makul her hareketi her vücut dili benim için önemli yanlışım olabilir.
Okuduğum yerde bir anda aha deyince 5 defa okumayı daha çok istiyorum belkide daha az belki daha fazla onuda bilmiyorum kendimi sıfırlıyor olabilirim.
Okuduğum yerde bir anda aha deyince 5 defa okumayı daha çok istiyorum belkide daha az belki daha fazla onuda bilmiyorum kendimi sıfırlıyor olabilirim.
- Katılım
- 14 Kasım 2012
- Mesajlar
- 1,451
- Beğeni
- 2,680
- Puanları
- 113
Ustam örnek gerekir ise Hani yeni bir dizi yayınlanıyor TRT de yayınlana diziden sonra bulduğu insan..
DÜNYA DÖNÜYOR YA DA VAHDET-İ VÜCUT...
1165 yılında İspanya'nın Murcia kentinde dünyaya gelen büyük islam alimi İbn-i Arabi yazdığı yüksek düzeyli 500'e yakın eserinde, İslam'da gaye olarak bilinen "TEK"lik konusuna Vahdet-i Vücut teorisi ile çığır açmıştır.
İbn-i Arabi'deki Tasavvuf anlayışı genetiktir. Öğrenimini Sevilla'da tamamlamıştır. Ömrünün büyük bir bölümünü yalnız olarak geçiren Arabi, düşünce yapısını Kuran'ın özü mahiyetindeki bilgiler üzerinde yoğunlaştırarak Vahdet-i Vücut kuramının temel taşlarından biri oldu. Şeriatla bağdaşmayan fikirlerinden dolayı başına gelmedik kalmadı. Son nefesinde söylediği bir söz Şam'da öldürülmesine neden oldu.
Muhiddin-i Arabi'nin söylediği şuydu; "Sizin taptığınız tanrı benim ayaklarımın altındadır". Koyu bir Arabi hayranı olan Yavuz Sultan Selim, Mısır seferi dönüşünde Arabi'nin öldürüldüğü yeri kazdırdı, neticede küpler dolusu altın ve ziynet eşyası bulundu. Sözün hikmeti buydu... Daha sonra Kasiyun dağının eteğinde türbesine gömüldü. Futuhat-ı Mekkiye isimli eserinin yanında Hz.Adem ile Hz.Muhammed arasındaki Nebilerin özelliklerini ve temsil ettikleri görüşlerin anlatıldığı Fususu'l Hikem isimli eseri ve 7 gün içinde yazıp bitirdiği Tedbirat-ı İlâhiye isimli eseri en belirginleridir.
Arabi'ye göre kainat ve özü, Allah'tan başlayıp Allah'ta sona eren bir seyirdir. Ona göre "O"ndan yola çıkıldıktan sonra, bir yetiştiricinin yol göstericiliğiyle Batın'ı Velayet mertebesi yani Velilik olan Hz.Muhammed (s.a.s.) efendimizin gerçeğine ulaşılır. Ona göre İnsan belirli bir şekilde programlanmıştır, bu programın değişikliği ve birimin olgunlaşması neticesinde birimin birimliliği kalkar. Esasen birimselliği izafidir. İzafi birimsel varlık kabulünün kalkması tasavvufun gerçek amacına ulaşılması demektir. Fenafillah adı ile de bilinen yaşam türü Vahdet-i Vücud'dur. Vahdet-i Vücud ile batıl bir görüş perspektifini yansıtan panteizm arasında kesinlikle bir bağlantı bulunmamaktadır. Şöyle ki; Vahdet-i Vücud görüşüne göre Allah her an kendi ilminde manalarını seyretmektedir. Bu seyrin tabii sonucu aslı olmayan, aslı hayal olan mevcudat oluşur. Mevcudatın aslı yoktur, yokluktan gelmiş, tekrar yok olacaktır. Dolayısı ile Kainat Allah'tır görüşü yanlıştır, hayal mahsulü bir varlık veya 5 duyuya göre varlıklar orjin olamaz, ancak varlığını da Allah'tan alır. Panteizm bakışı ise dar bir skala ile "mevcudat Allah'tır" kavramını oluşturur. Birimlerin oluşturduğu tüm veya küll görüşü realiteyi yansıtmaktan oldukça uzaktır.
Vahdet-i Vücud görüşünü ortaya atan sadece Muhiddin Arabi değildir. İmam-ı Gazali de özellikle Mişkatül Envar (nurlar feneri) isimli eserinde bu konuya oldukça değinmiştir. Bırakınız Muhiddin Arabi veya İmam-ı Gazali'yi bugün maalesef zahir ehlinin büyük bir ayıpla inkar ettiği veliler ve tüm RasûllerAllah'ın "Tek" oluşunu ve Tek'ten başka hiç bir şeyin mevcudiyetinin olmadığını ifade etmişlerdir.
Vahdet-i Vücud konusunu belki size tuhaf gelecek ama en iyi şekilde Kuran ve Hadis'lerde bulabilirsiniz. Hz.Muhammed'in, Vahdet-i Vücud ve Vahdet-i Şuhud görüşünün üstünde Şuhud-u Zat YAŞAMINA sahip olduğunu belirtmekte fayda var.
Muhiddin Arabi nin yazdığı eserleri zevk alarak okumak ve yaşamak için oldukça geniş kapasiteli Tasavvuf ilmine ihtiyaç vardır. Tasavvuf Kur'anı analiz eden ve birçok sentezler çıkaran bir bilimdir, Allah ilmidir. Tasavvufi boyutta kullanılan mecazi isimler, Allah'a ulaştıran idrak basamaklarını yakalamaya vesiledir.
Bir çok alanda olduğu gibi Kökeni Hz.İdris Nebi'nin ilmine dayanan burçlar konusunda da Muhiddin Arabi'nin orijinal görüşleri vardır, şöyle ki; " Dünya Yengeç burcunun etkisi altındadır, Berzah alemi ise Başak burcunun hükmündedir. Ayrıca bir de Dünyanın ateşe dönmesi durumunda sahibi Yengeç burcu olmaktan çıkar ve Terazi burcunun hükmüne girer... Cehennem ateşine düşenlerin azabı sona erdiğinde ise İkizler burcu Dünyayı teslim almış olur. Cennet ve Cehennem ehline nezaret hakkı da 12 burca verilmiştir. Cennetteki hükümler hep bu 12 burçtan çıkar "
Enteresanı olanı bu ilime vakıf olamayanların Arbai hakkında ileri geri konuşmaları ve bu zatı dinden tard etmeleridir. Onlar Arabi'nin eserlerini yanlış yorumlamak zorunda kalanlardır
İbn-i Arabi'ye yapılan saldırı - eleştirileri boynu bükük bir şekilde karşılıyoruz Ancak unutulmamalı ki Galile'yi " Dünya dönüyor" dediği için Engizisyon mahkemelerinde süründüren zihniyet benzer bir şekilde burada da kendini gösteriyor ve Arabi'yi mahkum ediyor.
DÜNYA DÖNÜYOR YA DA VAHDET-İ VÜCUT...
1165 yılında İspanya'nın Murcia kentinde dünyaya gelen büyük islam alimi İbn-i Arabi yazdığı yüksek düzeyli 500'e yakın eserinde, İslam'da gaye olarak bilinen "TEK"lik konusuna Vahdet-i Vücut teorisi ile çığır açmıştır.
İbn-i Arabi'deki Tasavvuf anlayışı genetiktir. Öğrenimini Sevilla'da tamamlamıştır. Ömrünün büyük bir bölümünü yalnız olarak geçiren Arabi, düşünce yapısını Kuran'ın özü mahiyetindeki bilgiler üzerinde yoğunlaştırarak Vahdet-i Vücut kuramının temel taşlarından biri oldu. Şeriatla bağdaşmayan fikirlerinden dolayı başına gelmedik kalmadı. Son nefesinde söylediği bir söz Şam'da öldürülmesine neden oldu.
Muhiddin-i Arabi'nin söylediği şuydu; "Sizin taptığınız tanrı benim ayaklarımın altındadır". Koyu bir Arabi hayranı olan Yavuz Sultan Selim, Mısır seferi dönüşünde Arabi'nin öldürüldüğü yeri kazdırdı, neticede küpler dolusu altın ve ziynet eşyası bulundu. Sözün hikmeti buydu... Daha sonra Kasiyun dağının eteğinde türbesine gömüldü. Futuhat-ı Mekkiye isimli eserinin yanında Hz.Adem ile Hz.Muhammed arasındaki Nebilerin özelliklerini ve temsil ettikleri görüşlerin anlatıldığı Fususu'l Hikem isimli eseri ve 7 gün içinde yazıp bitirdiği Tedbirat-ı İlâhiye isimli eseri en belirginleridir.
Arabi'ye göre kainat ve özü, Allah'tan başlayıp Allah'ta sona eren bir seyirdir. Ona göre "O"ndan yola çıkıldıktan sonra, bir yetiştiricinin yol göstericiliğiyle Batın'ı Velayet mertebesi yani Velilik olan Hz.Muhammed (s.a.s.) efendimizin gerçeğine ulaşılır. Ona göre İnsan belirli bir şekilde programlanmıştır, bu programın değişikliği ve birimin olgunlaşması neticesinde birimin birimliliği kalkar. Esasen birimselliği izafidir. İzafi birimsel varlık kabulünün kalkması tasavvufun gerçek amacına ulaşılması demektir. Fenafillah adı ile de bilinen yaşam türü Vahdet-i Vücud'dur. Vahdet-i Vücud ile batıl bir görüş perspektifini yansıtan panteizm arasında kesinlikle bir bağlantı bulunmamaktadır. Şöyle ki; Vahdet-i Vücud görüşüne göre Allah her an kendi ilminde manalarını seyretmektedir. Bu seyrin tabii sonucu aslı olmayan, aslı hayal olan mevcudat oluşur. Mevcudatın aslı yoktur, yokluktan gelmiş, tekrar yok olacaktır. Dolayısı ile Kainat Allah'tır görüşü yanlıştır, hayal mahsulü bir varlık veya 5 duyuya göre varlıklar orjin olamaz, ancak varlığını da Allah'tan alır. Panteizm bakışı ise dar bir skala ile "mevcudat Allah'tır" kavramını oluşturur. Birimlerin oluşturduğu tüm veya küll görüşü realiteyi yansıtmaktan oldukça uzaktır.
Vahdet-i Vücud görüşünü ortaya atan sadece Muhiddin Arabi değildir. İmam-ı Gazali de özellikle Mişkatül Envar (nurlar feneri) isimli eserinde bu konuya oldukça değinmiştir. Bırakınız Muhiddin Arabi veya İmam-ı Gazali'yi bugün maalesef zahir ehlinin büyük bir ayıpla inkar ettiği veliler ve tüm RasûllerAllah'ın "Tek" oluşunu ve Tek'ten başka hiç bir şeyin mevcudiyetinin olmadığını ifade etmişlerdir.
Vahdet-i Vücud konusunu belki size tuhaf gelecek ama en iyi şekilde Kuran ve Hadis'lerde bulabilirsiniz. Hz.Muhammed'in, Vahdet-i Vücud ve Vahdet-i Şuhud görüşünün üstünde Şuhud-u Zat YAŞAMINA sahip olduğunu belirtmekte fayda var.
Muhiddin Arabi nin yazdığı eserleri zevk alarak okumak ve yaşamak için oldukça geniş kapasiteli Tasavvuf ilmine ihtiyaç vardır. Tasavvuf Kur'anı analiz eden ve birçok sentezler çıkaran bir bilimdir, Allah ilmidir. Tasavvufi boyutta kullanılan mecazi isimler, Allah'a ulaştıran idrak basamaklarını yakalamaya vesiledir.
Bir çok alanda olduğu gibi Kökeni Hz.İdris Nebi'nin ilmine dayanan burçlar konusunda da Muhiddin Arabi'nin orijinal görüşleri vardır, şöyle ki; " Dünya Yengeç burcunun etkisi altındadır, Berzah alemi ise Başak burcunun hükmündedir. Ayrıca bir de Dünyanın ateşe dönmesi durumunda sahibi Yengeç burcu olmaktan çıkar ve Terazi burcunun hükmüne girer... Cehennem ateşine düşenlerin azabı sona erdiğinde ise İkizler burcu Dünyayı teslim almış olur. Cennet ve Cehennem ehline nezaret hakkı da 12 burca verilmiştir. Cennetteki hükümler hep bu 12 burçtan çıkar "
Enteresanı olanı bu ilime vakıf olamayanların Arbai hakkında ileri geri konuşmaları ve bu zatı dinden tard etmeleridir. Onlar Arabi'nin eserlerini yanlış yorumlamak zorunda kalanlardır
İbn-i Arabi'ye yapılan saldırı - eleştirileri boynu bükük bir şekilde karşılıyoruz Ancak unutulmamalı ki Galile'yi " Dünya dönüyor" dediği için Engizisyon mahkemelerinde süründüren zihniyet benzer bir şekilde burada da kendini gösteriyor ve Arabi'yi mahkum ediyor.
- Katılım
- 24 Aralık 2013
- Mesajlar
- 2,327
- Beğeni
- 5,973
- Puanları
- 113
Muhsin Yazıcıoğlu olayı önce ceza evinde başladı sonra Özal suikast ile devam etti gerisi malum bunla beraber adnan kahveci ve meşhur vali Yazıcıoğlu kazaları birleşirse çok olay ve sebebi anlaşılır aslında tek bir sebebi vardı gerisini yazmayım Çıkış.
- Katılım
- 14 Kasım 2012
- Mesajlar
- 1,451
- Beğeni
- 2,680
- Puanları
- 113
Kimse bilmesede şehitleri düşünmek gerek neler geldi geçti buda geçer buda geçer Allah bilir.
- Katılım
- 24 Aralık 2013
- Mesajlar
- 2,327
- Beğeni
- 5,973
- Puanları
- 113
Şuna çok dikkat etmek lazım adnan kahveci rahmetlik kazada öldü kazanın olduğu ankara istanbul yolunun tamirini yapan aynı zamanda Bolu tünelini inşaatını yapan ismini yazmayım İtalyan firması kazanın olduğu kesimde ne o gece neden yol ayrımı yapmıştır aynı sabah bazı İtalyan Lar ilk uçakla türkiyeden ayrılmış işte onlara yıkılmış sonra firma türkiyeden kovulmus tur ancak şimdilerde bu büyük firma türkiyede yeniden işler almıştır kısacası kimse buna tesadüf diyemez günümüze bakıldığında.