Elimizdeki Çubukları Harekete Geçiren Şey Nedir? (frekans Ve Hafıza) | Define işaretleri ve anlamları

Elimizdeki Çubukları Harekete Geçiren Şey Nedir? (frekans Ve Hafıza)

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,575
Puanları
93
S.A.
Herkese Merhaba
Sevgili ustamız aliömer kardeşimle özelden yaptığımız sohbeti, kendisinin de izni ile aşağıda yayınlıyorum. Siz değerli ustalarımızın da konuya katkılarını bekliyoruz.
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,575
Puanları
93
Hayırlı geceler Bornovalı ustam. Son açtığınız konuyu okudum önemli konulara değinmişsiniz idrak edebilenler için yazdıklarınızın hepsi birer bilgi hazinesi. Biliyorsunuz ustam biraz Karadüzen yol alan biriyim edindiğim tecrübelerimi bilimsel izahını yapamam. Fakat bir çok bilinmeyeni kendimce cevapladım yada belki öyle bir komplekse kapıldım. Benim çalışma alanım özelikle değerli metaller üzerine uzun yıllardır deneme yanılma yöntemiyle belirli bir seviyeye ulaştığımı düşünüyorum.
Edinmiş olduğum bu tecrübelerimi kısmen olsada sizinle paylaşmak istedim. Fakat anlatacaklarımı bilimsel izahtını yaparsanız ve konularınızda işlemek sterseniz adımı belirtmenizi rica edecem. Sebebine gelince bildiklerimi sitede paylaşma kararı almıştım fakat istenmeyen olaylar gelişince kararımdan vaz geçmiştim.
İzah etmeye çalışayım
Beyinden hariç insan vucudunun üç farklı noktasının bazı şeyleri hafızaya aldığı söyleniyor bende bu sonuca vardım bilimsel olarak işlenmişmi bilemem.
1 elimizin ayası
2 ayaklarımızın ayası
3 ağzımız
Çubukla ne Alakası var diye soranlara oluyor. Fakat elimize aldığımız çubuklar avuç içine temas etiğinden yaymış olduğu frekans vucudumuz tarafından hafızaya alınıyor dolaysıyla arama esnasında arazide cubuktan aldığımız frekansı aramaya başlar yada ona en yakın frekansı bulur. Bununla birlikte avuca aldığımız numunenin frekansınıda vucudumuz algılayacak yine buna yakın frekansları arazide bulmaya çalışacak. Fakat avucumuz öncelikle çubuğun frekansını ezberlediği için öncelik bu frekansta olacak ama avucumuzun içinde numune kulanıyorsak ikinci bir frekans olayı meydana gelecektir dolaysıyla iki frekansın birleşmesi neticesinde ortaya farklı bir frekans çıkaracaktır. Burda bir ara vereyim. Şimdi çubuğu Harekete geçiren vucudumuzdaki enerji olduğunu kabul ediyoruz ya ozaman bu enerjinin doğru noktasını yakalamalıyız yani çubuk farklı tutuş şekileriyle çalışmaz doğru enerji noktasıyla çalışır dolaysıyla kullanıcı kendi vucudundaki enerji noktasını bulmalı. Peki bu nasıl olacak? Malesef öyle altını halının üzerine bırakarak ne doğru enerji noktası nede çubuğun tepki verip vermediği asla bilinmez. Altın diyamanyetik bir metal gömülü bulunduğu bir alanda zamanla diyamanyetik bir alan oluşturur. Yani tespiti çok ama çok zor bir metal. Halı örneğini niye verdim ayağımızda kavucuk bir ayakkabı varsa elektriğe dukunursak bizi çekermi? Tabiki çekmez o halde halının üzerinde olan bir metal nasıl bir enerji yada manyetik alan adı ne olursa olsun nasıl oluşturabilirki oluşturmayacağına göre çubuk buna nasıl tepki verecek. Ustam uykum geldi işallah sonra devam ederiz allaha emanet
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,575
Puanları
93
S.A.
Merhaba aliömer ustam.
Herkesin uykusunu yarıladığı bir saat de, yazımı okumanız ve bir katkı sağlamak babında ki çabanız inanın beni çok duygulandırdı. ALLAH (c.c) razı olsun.
Sevgili kardeşim. İnanırsınız biliyorum. Zaman denen mefhum, maalesef konu hakkında yeterli araştırma yapmamı engelliyor. Gönül ister ki, sizin gibi diğer üyelerimizde fikirlerini paylaşsın. Paylaşsın ki; neyi nerede, nasıl araştıracağımız konusunda, bizim gibi araştırmacı kimliği olanlara yol göstersinler.

Lafı fazla uzatmadan konumuza geçelim. “Beyinden hariç insan vucudunun üç farklı noktasının bazı şeyleri hafızaya aldığı……”
“ Çubukla ne Alakası var diye soranlara oluyor. Fakat elimize aldığımız çubuklar avuç içine temas etiğinden yaymış olduğu frekans ücudumuz tarafından hafızaya alınıyor”
sözleriniz aşağıdaki ifadelerle büyük benzerlik göstermektedir.
Çoğumuz hafızayı, beynimizin içinde bilgilerin saklandığı bir depo gibi algılarız. Oysa bilim insanları hafızanın bundan çok daha karmaşık olduğu görüşündeler. Onlara göre hafıza bir depodan çok bir işlemler zinciri. Zihnimizde gerçekleşen fark etme-kaydetme-hatırlama ve unutmayla ilgili bölümlerden oluşan bir zincir.
Örneğin kahve içtiğimiz porselen fincanı düşündüğümüzde, beynimiz bu nesnenin adını, dudağımıza bıraktığı hissi, biçimini, işlevini, tasarımını, hayatımıza nasıl girdiğini ve bize ne anlam ifade ettiğini hatırlar. Eğer o fincanın bizim için özel bir anlamı varsa, kahveyle birlikte birçok anıyı da hatırlayıp yeniden yaşarız.

Bu anılar beynimizde bir bütün halinde-örneğin bir video klip gibi- bir arada durmaz. Kahve fincanına dair anıların her bir parçası, beynin farklı bölgelerinden gelir. Biz fincanı elimize aldığımızda beynimizin farklı bölgelerinde yer etmiş anılar yeniden yapılanır. (Kaynak 1)

El ve ayaklarımızın ayası ile ağzımız, bu işlevlerin (hafıza) bir parçasıdır. Ten dokunma hissi, ağzımız tat hissi, burnumuzun koku alması gibi.
Evet. Çubukları elimize aldığımızda biz bunu hemen kodlarız. “Beyinde yeni anıların oluşturulması için, bilginin kullanılabilir bir şekle sokulması gerekir; bu işleme de kodlama adı verilir”.
“Bilgi başarılı bir şekilde kodlandıktan sonra, daha sonra kullanılabilmesi için hafızaya kaydedilir. Beynimize kaydettiğimiz bilgilerin birçoğu, onları kullanmaya ihtiyacımız olduğu durumların dışında genellikle farkındalığımız dışındadır”

“Hatırlama işlemiyse hafızamıza kaydedilmiş anıların bilinçli farkındalığımıza taşınmasıdır” (kaynak 2)
Buraya kadar ilim ve bilime ters düşen bir şey gözükmüyor gibi.
Çubukları elimize aldık ve beynimiz bunu hemen şekli, sertlik, ağırlık, cinsi, ….vb. kodladı ve hafızaya kaydetti. Yeri geldiğinde bunu hatırlayacaktır.
Ancak;“dolaysıyla arama esnasında arazide cubuktan aldığımız frekansı aramaya başlar yada ona en yakın frekansı bulur” dan kastınız; “Elimize hangi çubuğu alır isek, o çubuğun yapıldığı madeni tespit ederiz. İse, Bu ifadeleriniz, “olaya tam tersi bir bakış açısı” dan baktığınızı gösteriyor.
Bizler çubukları bir araç olarak görürken, siz amaç olarak yorumluyorsunuz. Makbuldür.
Bir soluk alalım ve olaya genel olarak bakalım.
Daha önceki yazılarımda da sıkça işlediğim ancak ayrıntısına girmediğim konuyu biraz açmamız gerekiyor. Bu meziyeti sergileyenlerin yaptıkları uygulamayı tekrar hatırlayalım.
1. Çıplak el ile arama-bulma yapanlar
2. Eline, her hangi bir madeni alıp, arama-bulma yapanlar
a) Eline aradığı madeni alan ve o madeni bulanlar
b) Eline hangi madeni alır ise, o madeni görmeyenler
3. Hem çıplak elle, hem de eline bir maden alarak arama-bulma yapanlar.

Sizin bu görüşünüz; “Bununla birlikte avuca aldığımız numunenin frekansınıda vucudumuz algılayacak yine buna yakın frekansları arazide bulmaya çalışacak. Fakat avucumuz öncelikle çubuğun frekansını ezberlediği için öncelik bu frekansta olacak”
1 ve 2. Şıklarda saydıklarımızla irtibatlandırılabilir. Bu bakış açısı tarafımca araştırılmış ve elde edilen veriler yayınladığım yazıların içerisine serpiştirilmiştir. Yine de derleyelim toparlayalım. Nokta atışı yapmaya çalışalım.

Bu meziyeti sergileyenlerin uygulamaları aynı olsaydı, yani hepsi eline sadece çubuk veya bir maden alıp aradığını bulsaydı. O zaman bunun üzerinden çalışmalara ağırlık verilir, iyi, kötü eksik de olsa bir nihayete varılırdı.

Ancak bazı uygulayıcılar bunun tem tersi ile arama-bulmayı teyit ederler. Yani eline hangi madeni alır ise, o madeni görmezler. Bu durum benim meziyetimle tam olarak uyuşmaktadır.

Kısaca ben arazi de önce çıplak el ile arama-bulma yaparım. Çubukların aldığı şekle göre ne tespit ettiğime dair bir tahmin yürütür ve o madeni elime alırım. Eğer tahmin ettiğim maden ise o madeni çubuklar görmez. Hiç tepki vermezler.

Evet. 2 farklı uygulama. Birisi sizin görüşlerinizle uyuşmakta, diğeri ise tam tersi. Hangisini doğru kabul edeceğiz??

En önemlisi ise; bu meziyeti herkes sergileyemiyor. Sizin teorinizi bir an için kabul etsek, o zaman herkesin bu meziyeti sergilemesi gerekir. Ama durum öyle değil. Siz bu durumaŞimdi çubuğu Harekete geçiren vucudumuzdaki enerji olduğunu kabul ediyoruz ya ozaman bu enerjinin doğru noktasını yakalamalıyız yani çubuk farklı tutuş şekileriyle çalışmaz doğru enerji noktasıyla çalışır dolaysıyla kullanıcı kendi vucudundaki enerji noktasını bulmalı.” Şeklinde bir açıklama getiriyorsunuz. Burada hem fikiriz.
Çünkü “Bu meziyet kişiye has bir özelliktir.” Kişi kendine en uygun çubuğu ve tutuş şeklini geliştirmelidir.” Sözlerim bir anlam kazanıyor.

Özetleyelim. Bir nokta da teoriniz kabul görse de; tam tersi uygulama, ayrı ayrı ele alınmalı ve incelenmelidir. Bu hiç de öyle kolay bir şey değildir. Önce meziyetler sınıflandırılacak. Sonra her meziyet kendi içerisinde değerlendirilecek. Alt kategorilere ayrılacak ve kriterleri belirlenecek. Bu kriterlere uygun meziyetine tam hakim denekler üzerinde çalışma yapılacak. ….. Bu böyle uzayıp gider. Bilim insanının konuya duyarsın kalmasının en büyük etmeni, yukarıda kısaca açıkladığım nedenlerden ötürüdür. Çok uzun ve yorucu bir çalışmadır. Sonuçları ise, tatminkar olmadığı için bilim insanı tarafından yeterli incelemeye değer görülmemektedir.

Bizim gibi bu işe gönül vermiş kişiler de kendi içerisinde bir birliktelik oluşturamamaktadırlar maalesef. Buna da en büyük etmen her usta kendi uygulamasını doğru kabul etmesi, bir başka görüşü, uygulamayı ret etmesidir. Bir de şarlatanlar bu işin ahengini bozmakta, yalan yanlış beyanlarla var olan hevesi kırmaktadır.

Sevgilim ustam. Diğer sorduğunuz veya yorumladığınız konulara şimdilik değinmiyorum. Çünkü ikinci-üçüncü derece önem arz ediyorlar. Eğer bir nokta da mutabık kalırsak, o zaman diğer konuları hangi kriterler üzerinden değerlendireceğimizi konuşuruz.
Sağlıcakla kalın
ALLAH a emanet olun.

kaynak 1:
Kaynak 2:
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,575
Puanları
93
Ustam elimize aldığımız çubuğun cinsi burada önem arz ediyor. Benim çıkardığım sonuç elimizin ayası hafıza işlevi görüyor ise ve her bir metalin kendine has özelikleri olduğuna göre dolaysıyla elimizin ayasına temas eden metal hafızaya alınmış olup arama esnasında elimizdeki metalin vucudumuzdan aldığı enirji desteğiyle belirli bir frekans yayacaktır. Sonuç itibariyle arazide kendi frekansına yakın frekans yayan oluşumlara yönelecektir. Örneğin gümüş bir çubuğun tepki aldığı bir noktada pirinç çubuk tepki vermez.
Genel olarak bütün metal çeşitleri çubuk olarak kulanılabilir. Fakat işimize yarıyacak amacımız doğrultusunda işlev görebilecek doğru metali bulmak gerekecektir. Fakat doğru metali bulmakta tek başına yeteri derecede işe yaramıyacaktır. O halde numune tarzı yada buna benzer ilave nesneler kulanmak gerekecektir. Bir örnek vermek istiyorum pirinç çubuk ile birlikte herhangi bir numune kulanılması bir artı sağlamayacaktır sadece daha önce tepki verdiği bazı mineral oluşumlara tepkiyi önleyecek aynı zamanda farklı oluşumlara tepkiyi artıracaktır.
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,575
Puanları
93
Pirinç çubuk numuneyle kulanılması bize çözüm sağlamayacağını söylemiştim fakat bu her metal için geçerli değildir. Siz elinize numune aldığınızda tepki kestiğini yazmışsınız dolaysıyla tespitleriniz bu yönde yaptığınız anlaşılıyor. Yukardada belirtiğim gibi elinize alacağınız numune tepki Kesmez ama daha önce belirlediğiniz noktaya çekim vermeyebilir bu tespit etiğiniz nokta ile elinizdeki numune ile eşleştiği anlamına gelmez. Örnek verirsek elinize aldığınız çubuğun yaydığı frekans 500 ise elinize numune almadan arama yaparsa bu frekansa yakın sinyal yayan noktaları yakalayacaktır. Ama elinize numune alırsanız bu numUnenin yaydığı frekans 500 ise çubuk frekansyıla birlikte 1000 eder dolaysıyla önce tespitiğiniz noktalara çekim vermeyebilir. Aslında ben elimize aldığımız numuneyi çubuk ile kulanılması alışım yapar şeklinde açıklamalarımda olmuştu.
Çubuklar kişiye göre tepki verir söylemlerine karşı benim idam doğru enerji noktası yakalaması ve kişi kendi enerji noktası belirlemesidir. Tabi kişi kendi vucundaki enerji noktasını yakaladıktan sonra çubuğu doğru tutuş şeklinide belirlemeli. Çubuğun yumruk şeklinde tutulması çubuğu tutarken baş parmakların direk çubuğa temas etmesi gibi yöntemler üzerine çalışması gerekmektedir. Bu yazdıklarımı ancak gerçek test sahasında çalışmalar neticesinde kulanıcı kendini tanımalı
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,575
Puanları
93
S.A.
Merhaba aliömer ustam.
Daha önce de belirttiğim gibi asli işimiz, cevabi yazımızı geciktirmektedir. Kusuruma bakmayın.
"Ustam elimize aldığımız çubuğun cinsi burada önem arz ediyor. Benim çıkardığım sonuç elimizin ayası hafıza işlevi görüyor ise ve her bir metalin kendine has özelikleri olduğuna göre dolaysıyla elimizin ayasına temas eden metal hafızaya alınmış olup….."
Yukarıda da belirtildiği üzere, "Elimiz, gözümüz, burnumuz, dilimiz, kulaklarımız" hafızanın temelini oluşturur. Her türlü bilgiyi ayrı ayrı kodlar ve yeri geldiğinde, hepsini birleştirir ve hatırlamamızı sağlar.
"arama esnasında elimizdeki metalin vucudumuzdan aldığı enirji desteğiyle belirli bir frekans yayacaktır."
Burayı biraz irdeleyelim. Var olan her şey, “Bir şey yayar” da; Bu bir şey nedir? Bilgimiz yettiği kadar inceleyelim.
1. Titreşim
“Her maddenin belli bir dalga boyunda ve o maddeye özgü elektromanyetik dalga gibi davranan titreşimleri vardır.
“Vücudun değişik bölgelerinde değişik titreşimler ve enerji değerleri mevcuttur.”
“Her insanın kendisine ait kişisel bir rezonans frekansı olduğu belirtilmektedir. Yani bu şu demektir ki ;
Vücudumuzun değişik kısımlarının (organlarımız, kemiklerimiz, dokularımız vb.) hepsinin kendine özgü belli yankı yapan frekansları bulunmaktadır.”

Rezonans frekansı kısaca; Titreşim demektir.
“Araştırmalar her canlının bir frekansa sahip olduğunu (megahertz olarak ölçülüyor) ve dahası hepimizin çevremizdeki frekanslardan etkilendiğini gösteriyor.
İnsan organizmasındaki trilyonlarca hücre hepsi kendi frekanslarında titreşir. Bütün bu titreşimlerin toplamı kişinin genel frekans spektrumunu belirlemektedir. İnsan organizmasının yaydığı farklı elektromanyetik frekanslar kişinin bireysel frekans alanını oluşturur.


Hasta ve sağlıklı hücre, doku, organ ve bireylerin frekans yapıları birbirinden farklıdır. Hastanın kendi frekansları içerisinde saklanan yabancı frekanslar (virus, bakteri, parazit, mantar, ağır metal birikimleri, alerjenler vs..) normal frekans düzenimizi bozarlar.
Biorezonans cihazı ile, bu frekans düzenini bozan elektromanyetik yabancı frekanslar belirlenir. Normal doku frekanslarından ayırılır ve cihaz bu frekansları tersine çevirip hastanın vücuduna bir manyetik minder ile geri gönderir”
CANLILARIN FREKANSLARI: İnsan Beyni 72-90 MHz, İnsan Bedeni (Gündüz) 62-68 MHz, Soğuk algınlığı belirtileri 58 MHz, Grip belirtileri 57 MHz, Kanser 42 MHz, Ölüm başlangıcı 25 MHz vb…
Gül 320 MHz, Herdemtaze 181 MHz, Günlük 147 MHz, Lavanta 118 MHz, Alman papatyası 105 MHz. Vb..
Sağlıklı bir insan vücudunun 62-68 MHz’lik bir frekans aralığı var.
Hastalık ve rahatsızlıklar 58 MHz’de baş göstermeye başlıyor.
Tainio ile Young’ın yaptığı testlerden biri de her ikisi de 66 MHz vücut
frekansına sahip olan iki erkek üzerine yapılmıştır. İlk erkek eline bir bardak kahve almış ve o daha kahveyi içmeden 3 saniye içinde frekansı 58 MHz’e düşmüştür.
Daha sonra bir esans yağını koklamış ve frekansı tekrar 66 MHz’e çıkmıştır. İkinci kişi kahveden bir yudum almış ve frekansı 3 saniye içinde 52 MHz’e düşmüştür. Fakat esans yağını kokladığı anda frekansı tekrar yükselmemiştir. Frekansının tekrar 66 MHz’e çıkması üç gün sürmüştür.

Demek ki frekanslarımız başka maddelerin ciddi bir biçimde etkisi altında. (kaynak 1)
Toparlayalım. İlim ve bilim bu titreşimleri bulmuş ve buna uygun cihazlar geliştirerek insanlığın faydasına sunmuştur. (Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) ), Biorezonans gibi)

2. Isıl ışınım.
Mutlak sıfırdan büyük her şey ısıl ısınım yayar. “Isıl ışınım, sıcaklığı nedeniyle maddeden yayılan enerji ile ilişkilidir. Şu anda sizi çevreleyen tüm maddelerden ısıl ışınım yayılmaktadır. Eğer içerdeyseniz, duvarlardan ve mobilyalardan, dışarıdaysanız ağaçlar, evler, atmosfer ve güneşten size ısıl ışınım gelmektedir. Yayılma mekanizması maddenin yapısında bulunan elektronların salınım ve yörünge değiştirmeleri sonucunda açığa çıkan enerji ile ilişkilidir. Bu salınımlar da maddenin iç enerjisi ve bunun göstergesi olan sıcaklığından kaynaklanmaktadır.”
“Işınımın maddeden yayılma olarak gerçekleştiğini ve enerjinin bu yolla aktarımının herhangi bir aracı ortama gerek göstermediğini açıklamıştık. Bu enerji aktarımı bir teoriye göre foton veya kuantum adı verilen parçacık demetlerinin yayılmasıyken, diğer bir teoriye göre elektromanyetik dalgaların yayılması biçiminde algılanabilir. Her iki durumda da, ışınım standart dalga özelikleri olan frekans “γ” ve dalga uzunluğu “λ” ile tanımlanır.”
“Kısa dalga boylarında bulunan gama ışınları, X ışınları ve morötesi ışınım dahaçok yüksek enerji fizikçileri ve nükleer mühendislerin ilgi alanındadır. Uzun dalga boylarında bulunan mikrodalgalar ve radyo dalgaları ise elektrik mühendislerin ilgi alanındadır. 0,1 ile 102 μm arasında bulunan spektrumun orta bölgesi, morötesi ışınımın bir bölümü ile görünür ve kızılötesi ışınımın tümünü içerir ve “ısıl ışınım” diye bilinir. Isı geçişi ile doğrudan ilgili olan bölge de budur.”(kaynak2)

Yukarıda ki tanımlamaları basitleştirelim. Var olan her şey 2 türlü frekans yayıyor. 1. Titreşimden kaynaklanan, 2. Isı enerjisinden kaynaklanan frekans. Bu ayrımı aklımızın bir köşesinde tutalım. İleride çok lazım olacak.
Şimdi. Gelelim tespitlerinize.
arama esnasında elimizdeki metalin vucudumuzdan aldığı enirji desteğiyle belirli bir frekans yayacaktır. Sonuç itibariyle arazide kendi frekansına yakın frekans yayan oluşumlara yönelecektir.”
“Örnek verirsek elinize aldığınız çubuğun yaydığı frekans 500 ise elinize numune almadan arama yaparsa bu frekansa yakın sinyal yayan noktaları yakalayacaktır.”

Bu sözlerinizden şöyle bir sonuç çıkarırsak ne derece doğru olur bilemiyorum. Misal:
Bedenimiz: 65 mhz. + elimizdeki Bakır çubuklar: 15 mhz.(uydurmadır) Toplam: 80 mhz.
Yeraltındaki Demirin yaydığı frekans : 80 mhz. (uydurmadır)
Sizin tabirinizle elimize bakır çubuğu aldığımızda yeraltındaki demiri buluruz.
“Ama elinize numune alırsanız bu numUnenin yaydığı frekans 500 ise çubuk frekansyıla birlikte 1000 eder dolaysıyla önce tespitiğiniz noktalara çekim vermeyebilir.”
Beden ve çubuk: 80 mhz.+elimizdeki numune: 40 mhz. Toplam: 120 mhz.
Yeraltındaki demir: 80 mhz. (uydurmadır). O zaman demiri görmeyeceğiz demektir. Siz bu durumu şöyle izah ediyorsunuz;
“Siz elinize numune aldığınızda tepki kestiğini yazmışsınız dolaysıyla tespitleriniz bu yönde yaptığınız anlaşılıyor. Yukardada belirtiğim gibi elinize alacağınız numune tepki Kesmez ama daha önce belirlediğiniz noktaya çekim vermeyebilir bu tespit etiğiniz nokta ile elinizdeki numune ile eşleştiği anlamına gelmez.”
Fizik bilgim maalesef burada yetersiz kalıyor. Kaynakları incelemeden bir yorum yapmam doğru olmaz. Devam edelim.
Çubuklar kişiye göre tepki verir söylemlerine karşı benim idam doğru enerji noktası yakalaması ve kişi kendi enerji noktası belirlemesidir. Tabi kişi kendi vucundaki enerji noktasını yakaladıktan sonra çubuğu doğru tutuş şeklinide belirlemeli.”
Doğru enerji noktasından, neyi kast ettiğinizi pek anlayamadım ama bir tahmin yürütmem gerekirse; “tutuş yüksekliği” olabilir mi acaba?
doğru tutuş şekli; “Çubuğun yumruk şeklinde tutulması çubuğu tutarken baş parmakların direk çubuğa temas etmesi gibi yöntemler üzerine çalışması gerekmektedir.”
Eğer gözden kaçırdığım başka bir şey yok ise toparlayalım.
Sizin görüşünüze göre; insandan yayılan frekans ve elimizdeki çubukların frekansının toplamı; eş değer bir frekans yakaladığında çubuklar tepki veriyor. Eğer elimize bir numune alırsak bu durum toplam frekansı arttırdığı için çubukların tepki vermemesi, elimizdeki numune ile eşleştiği anlamına gelmiyor. Eğer doğru enerji noktasını ve doğru tutuş şekli olmadığı zaman frekanslar uysa bile çubuklar tepki vermez….
Elimizdeki çubukları harekete geçiren şey nedir?
Sorusuna yaptığınız katkıdan dolayı tekrar teşekkür ederim.
Fizikçi olmadığımı birçok kez tekrarlama rağmen, maalesef bir fizikçi gibi bir araştırma yapıyoruz. Ve maalesef asli uzmanlar karşıdan seyrediyorlar.. Neyse. Biz devam edelim.
Bir an için teorinizi kabul edersek; Eline çubuk alan her bir birey; doğru bir yükseklikte ve doğru bir tutuş şekli ile ve elindeki çubukların ve vücut frekanslarının toplamına eş değer bir nesneye tepki alması gerekir.
Peki. Bu durum gerçeklerle ne derece örtüşüyor?
Konuyu dağıtmadan biraz daha açalım.
Hafıza olayını zaten açıklamıştık. Tekrara gerek yok.
Diğer konu ise; her yazımda da belirttiğim gibi “Bu meziyet kişiye has bir özelliktir”
Sizin “doğru enerji noktası dediğiniz benim ise “tutuş yüksekliği” diye algıladığım ve “doğru tutuş şekli” sözleriniz benim savımı destekler niteliktedir. Konu hakkında geniş açıklamamı “Çubukların dili ve birbirlerine üstünlüğü” yazımdan isteyenler okuyabilir.
Gelelim en önemli konuya; frekans ve etkileri.
Öncelikle belirteyim ki; bizi ilgilendiren içerik tamamen varsayımlara dayanmaktadır. Şu an için gerçeğe en yakın varsayım diyebilirim. Ancak, bir cümle ile bu varsayımı çürütmek çok kolaydır.
“ Bu frekans canlı, cansız her şey de var olduğuna göre; Niçin bazı insanlarda bu çubuklar çalışmıyor? Tepki vermiyor?”
Diyelim ki, ama ilmi ama farazi, bir şekilde bu soruya cevap verdik. O zaman diğer sorular aklımıza geliyor.
Varsayımınıza göre; elimize aldığımız çubuk ve vücut frekansı ile uyumlu olan frekansı yakalarız. Diğerlerini görmeyiz.
Ancaaak; pratik de durum hiç de öyle değil. Meziyet sahibi kişi, uyumlu veya uyumsuz frekansları tespit edebiliyor ve tecrübelerine dayanarak ne olabileceği hakkında yorum da yapabiliyor. Bunları görmemezlikten gelemeyiz.
Sevgili kardeşim. Vaktim çok kısıtlı olduğu için şimdilik bir ara verelim. Eğer müsaadeniz olur ise bu yazışmalarımızı site de yayınlamak istiyorum. Daha geniş bir katılım ve yeni fikirler ufkumuzu açacaktır.
Sağlıcakla kalın
ALLAH’ a emanet olun.
Kaynak 1:
Kaynak 2:
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,575
Puanları
93
Bu işi bilimsel yönünü kanıtlayacğınıza olan inancımı tekrarlamak istiyorum. Gönül isterdiki sizinle karşılıklı oturup bu konu üzerinde değerlendirme yapaktı malesef dünyevi işlerden dolayı şimdilik bu mümkün gibi görünmüyor. Aslında tüm bildiklerimi anlatmak isterdim fakat anlatım eksikliği yaşadığım işin aktaramıyorum cehaletimi maruz görün. Konuyu istediğiniz yerde paylaşabilirsiniz allah emanet
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,575
Puanları
93
S.A.
Hayırlı cumalar aliömer kardeşim.
Evet. Dünyevi işler malesef çoğu şeyi ötelememize sebep oluyor sevgili kardeşim. Bizler bilim ile uğraştığımız için her görüşe aynı mesafede durur, kriterlerimize uyar, incelenmeye gerek var ise de. elimizden geleni yaparız veya yapmaya çalışırız. Ancak bizim göremediğimiz veya atladığımız yerler çok oluyor. Sizin gibi değerli arkadaşlarımız bizim bakış açımızı genişletiyor. Uzmanlığımız dışında hepimiz bir şekilde anlatım eksikliği çekeriz. Bu çok doğaldır. Burada mazur görülecek bir şey göremiyorum. Siz yine de paylaşmaya devam edin. Sizin savlarınız benim için bir araştırma konusu oluyor. Sayeniz de bizler de bilmediğimiz çoğu şeyi öğreniyoruz.
Sevgi ve saygılarımla
Sağlıcakla kalın
ALLAH a emanet olun.
 

amerikalı

Kullanıcı
Katılım
10 Ekim 2017
Mesajlar
13
Beğeni
26
Puanları
13
Çubuklarla ilgili çok önemli ve çok sayıda konulara genel olarak değinmişsiniz. Birçok cümlenizin açıklaması sayfalar alır nitelikte. Açıklamalarınız çok zengin içeriğe sahip olduğundan bilgi karmaşasına neden olabilir. Bu yüzden konuları dar bir kapsamla sınırlandırıp, o dar kapsamda derin tartışmaya girmek daha iyi olur düşüncesindeyim. Bende verdiğiniz bilgi ve yorumlara katkı sağlamak isterim. Fakat o kadar çok sayıda konuya giriş yapmışsınız ki nerden başlayacağımı bilemedim. Bu nedenle örnek olsun diye şimdilik seçtiğim tek bir konuya yorum yapmak istiyorum :

Bir örnek vermek istiyorum pirinç çubuk ile birlikte herhangi bir numune kulanılması bir artı sağlamayacaktır sadece daha önce tepki verdiği bazı mineral oluşumlara tepkiyi önleyecek aynı zamanda farklı oluşumlara tepkiyi artıracaktır.
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,575
Puanları
93
S.A.
Merhaba Amerikalı ustam.
Öncelikle sitemize hoşgeldiniz. Sefalar getirirsiniz inşallah.
"Birçok cümlenizin açıklaması sayfalar alır nitelikte. Açıklamalarınız çok zengin içeriğe sahip olduğundan bilgi karmaşasına neden olabilir."
Haklısınız. Kaleme aldığım tüm yazılarım, bu işe yeni başlayanlar ile acemilere yönelik olduğu için genel olarak ele alınmıştır. Çok daha basit ve daha kolay hafıza da kalacak şekilde de kaleme alınabilirdi. Gereken alt yapı oluştuğunda noktasal bazda bazı konuları işleyebiliriz. Bunu da her fırsatta dile getiririm.
"Önce meziyetler sınıflandırılacak. Sonra her meziyet kendi içerisinde değerlendirilecek. Alt kategorilere ayrılacak ve kriterleri belirlenecek. Bu kriterlere uygun meziyetine tam hakim denekler üzerinde çalışma yapılacak. ….. Bu böyle uzayıp gider. Bilim insanının konuya duyarsın kalmasının en büyük etmeni, yukarıda kısaca açıkladığım nedenlerden ötürüdür. Çok uzun ve yorucu bir çalışmadır. Sonuçları ise, tatminkar olmadığı için bilim insanı tarafından yeterli incelemeye değer görülmemektedir."
"Bizim gibi bu işe gönül vermiş kişiler de kendi içerisinde bir birliktelik oluşturamamaktadırlar maalesef. Buna da en büyük etmen her usta kendi uygulamasını doğru kabul etmesi, bir başka görüşü, uygulamayı ret etmesidir. Bir de şarlatanlar bu işin ahengini bozmakta, yalan yanlış beyanlarla var olan hevesi kırmaktadır."

Öncelikle belirteyim ki yorum yapmak istediğiniz konu, değerli ustamız aliömer kardeşimizin görüşleridir.
"Bu nedenle örnek olsun diye şimdilik seçtiğim tek bir konuya (Bir örnek vermek istiyorum pirinç çubuk ile birlikte herhangi bir numune kulanılması bir artı sağlamayacaktır sadece daha önce tepki verdiği bazı mineral oluşumlara tepkiyi önleyecek aynı zamanda farklı oluşumlara tepkiyi artıracaktır). yorum yapmak istiyorum. "
aliömer ustamız bilgisi ve tecrübeleri doğrultusunda bir sonraki yazısında açıklamalar getirmiştir. Ancak sizin ve diğer üyelerimizin de değerli yorumlarınızı duymak bizleri ziyadesi ile memnun edecektir. Hele ki değindiğimiz konular da uzmanlığı var ise; çok, çok daha fazla memnun oluruz.
Sağlıcakla kalın
ALLAH a emanet olun.
 
Üst