- Katılım
- 6 Nisan 2023
- Mesajlar
- 18
- Beğeni
- 54
- Puanları
- 13
Yeni baslangic yapanlar biraz ter atsin diye ağırdan almışsınız bunu görebiliyorum."...
Ya bir gün biri cikipta size, anlatılan tüm işaretler aslında o metallerle bağlantılı ama o işaretlerin hiçbiri metal noktalama, gerçek has isaretleri değil deseydi?
Yaptiginiz tüm saha testlerinde, gömüp üstüne çıkıp aldiginiz isaret, ya da hiç gommeden topragin uzerine açıkta bıraktığınızda aldiginiz işaret dahil hicbiri noktalama/gerçek işareti değil denirse, onca yılın, noktalanan yerin, yapılan testin ne hükmü kalırdı? Bu, toprağın 2 cm derinine konan altın, gümüş, bakır hepsi için geçerli olsaydı?
......"
Guzel dusunceleriniz ve tesekkurunuz icin ben tesekkur ederim.
Guğum sapindan adam sözunden tutulur demis atalarimiz. Konuya hakimiyetiniz neticesinde guzel bir degerlendirme yapmişiniz.
Yukarida alintiladigim sozunuzun elbette bir degeri ve gercekligi mevcut. Meselenin gercekliğinin ne kadaridir iste bunu bilemiyorum. Zira tam manasiyla bu bilgi bende mevcut degil.
25 sene oldu. Hala asamadigimiz onlarca mesele var. Elbette bir seviyeye gelerek ben ustayim diyenlerin cogunun uzerinde bir seviyede oldugumuz tecrube ile gectigimiz de bir vaka olsa da durum dedigim gibi. Cozulmemis hala onlarca ciddi mesele duruyor.
Ara sira beyan ettigimiz gibi, milletin cebinden paralarini çalan çubuk saticilarindan dolayi bazi kritik bilgi kabul ettigimiz hususlari genele yazamiyoruz yazmiyoruz. Bu haldeyken dahi durum yukarida arzettigim gibi.
Biz bir hobi olarak basladik bu gunlere geldik. Define aklimizda bile yoktu son 4 sene oncesine kadar. Cubugun yetmedigini de anlayinca pagana yoneldik. Gorduk ve anladik ki define paganda ve eskiyada. Umutlandik ve niyetlendik insallah. Arzu ediyoruz ölmeden paganin 99 kilosunu alalim.
Insallah alacagiz, vakti henuz dolmamiş diye degerlendiriyorum.
Firsatiniz oldukca konulara dahil.olmaniz bizi sevindirir.
Hayirli Ramazanlar.
Hedefi 12 den vuran ve hiçbir hedef ayırt etmeden tepesine binen çubuğu, hickimsenin satışa cikarmayacagi gibi buna ulaşan kişinin de asla açıkça söylemeyeceğini er ya da geç anlayacaktır hobidaşlar. Her şey, her yerde, herkese soylenmemeli de.
Sahsen ben yorumlarimda mümkün mertebe sadece sorgulatmaya ve dogru soruları kullanıcıya, kendi kendilerine sordurtmaya çalışıyorum. Başarabildigim kadar..
Bir de beyinde yer eden genel bir algı var ise, kişilerin azimleri ve şevkleri kırılmasın diye normallestirmeye çalışıyorum. Bunu da bir teselli değil de olduğu gibi göstermeye gayret ediyorum.
"Sarıkız da sıradan bir metal, sadece beygir gücü diğerlerinden bir tık yüksek" şeklindeki söylemler gibi.
Farklı bir bakış açısına(algı) daha değinmeden geçemeyeceğim.
Yakıt ile çalışan X bir makine, yakit bittiğinde stop edebilir. Rüzgâr gülü, rüzgar yoksa dönmeyi durdurabilir. Topraktaki bir demir parçası, korozyon sebebiyle yıllar sonra tamamen çürüyüp minerale dönüp topraga karışıp kaybolup gidebilir. Peki incecik bir korozyon tabakasıyla kendini kaplayan ve korumaya alıp hacmini yitirmeyen, 3-5 bin yıl sonra bile toprak altından ciktiginda şıkır şıkır ayni güzellikte olan bir metal stop eder mi? Uyur mu? Dürtmek uyandırmak mı gerekir? Uyumuyorsa, dürtünce bize kızıp kalkıp iki tokat çakar mı? Kipkirmizi yanakla bizi eve yollar mı Durtmek mi hayırlı, durtmemek mi hayırlı? Yoksa durtsen de bir durtmesen de mi?
Topraga çakılan bakır çubuk etrafinda dönüş yapilarak bir sinyal alındığında bir istikamet alınıyor bu net bir olgu. (Sinyali aldığınızda, sinyal üzerine gitmeden önce, caktiginiz cubugun uzerine gidip hangi metalin isaretini alacaksınız denk gelirse merak eden bakabilir)
Çakmağın üzerinde basit bir metal parçası var ise onu da toprak üzerine bıraksanız yine ayni hatti yakalayabilirsiniz.
Bu, istikamet almak açısından faydalı olabilir. Ancak bu hedefe olan yakınlığınız, etki alanı içinde olup olmadığınız duruma göre büyük farklılıklar yaratabilir. Örneğin yuvarlak bir havuz düşünelim. Havuzun ortasında bir de fıskiye olsun. Su oradan çıksın, alttan deliklerden devir daim yapsin. Merkezi fıskiye olarak düşünelim. Biz de suyun "kaynağını" bulmaya çalışalım.
Havuzun çapı 20 metre olsun. Çubuk çaktiğimiz mesafede, fıskiyeye 45 metre mesafede olsun.
Soru şu;
Çubuk suyla bir hat, bir bağ kurdu diyelim amma bizim aldığımız istikamet, ip gibi fıskiyeyi mi gösterdi yoksa 20 metre çaplı havuzun X bir yerini mi? Ben böyle soruya elbette ve tabiki fıskiyeyi gösterdi diyemezdim. Diyememem için de tecrube ettigim bir çok argüman da içimden kendime okur dururdum. Bu konu üstünde biraz sanki kafa yorulmalı.
Vize sorusu olarak istikamet almak için ne yaparsın denseydi, muhtemelen "savaş çıkarmak" en iyisi diye cevap kağıdına yazardım.
Atardım yere avuc ici kadar bir neodyum mıknatıs, kan gövdeyi götürürdü. Çünkü en gıcık olduğu en nefret ettiği şey. Biri için değil, diyamanyetiklerin hepsi için.
Ama bu bana yine sadece istikamet için kısmi fayda sağlardı. Noktalama için ise hiçbir şey..
Bir gün havyalı neodyumları 5-6 tane birbirine yapıştırdım. Bir de ip bağladım. Sarıyı 4 parmak gömdüm. Sarkac gibi üzerine tuttum.
Once minik minik dairesel dönmeye başladı. Sonra daire çapı artarak dönmeye başladı. Hızlandı Hızlandı ve daire çapı tam 180 dereceye kadar çıkacakken öyle bir vurdu ki koluma miknatislar, tamam dedim mesaj alındı.
Literatürde buna şöyle diyorlar;
Diyamanyetikler, kendilerine yöneltilen manyetik bir alana karşı, dik bir şekilde manyetik alan oluşturarak "karşı" koyarlar..
Peki bakır ve sarı türdeş yani diyamanyetik ise birbirlerine hangi etkiyi uygularlar?
Amaç birbirlerini ittirmek ise neyi kullanmak daha mantıklı? İttirtirmek bizim için ana amaca hizmet eder mi?
Çok zevkli konular..
Rast gelsin..