Merkezi ısıtma kazan dairesinde görev yapıyorum alayın her türlü ihtiyacı için pilanlanmış her sistem otomatik beyinler tarafından idare edilen zamana göre son sistem bir komlex buranın teslimatında ben bulunmuştum acemi birliğinden geldiğim gün koğuşa değil sırt çantamla birlikte apar topar buraya götürdüler hemen işe başladım sistemin teslimatı yapılıyormuş bilen anlayan olmadığından eksik gedik bir şeyler varsa yaptırıyorum neyse haline yoluna koyduk çalışıyoruz günlerden bir gün nöbetçi çavuş koşa koşa geldi başçavuşum gayrısız içtimaya çağırıyor hemen gel dedi oradan ayrılmamam gerekiyor ama neyse gidelim bakalım ne diyecek dedim ve gittim bu sıhhi tesisat ekibi ayrılsın bu tarafa benimle gelin.. ta bilmem nerede araziye çadırlar kurulacakmış !? komutanım dedim buhar kazanlarını çalıştırmam lazım öğlene mutfakta yemek pişecek bana izin ver gideyim.. adam yaşı bir hayli ileri emekliliği çoktan geçmiş konuşma lan konuşma lan diyip üzerime yürüyor.. düşün peşime gelin dedi şimdi gidiyoruz ama bu işin sonu çok fena, öğlene yemek çıkmazsa alayda kıyamet kopacak.. ağaçlıkta bir yerden ilerliyoruz başçavuş elleri arkasında boyuda kısa önde gidiyor bizde peşinden, bir baktım arkadaşlardan biri ağaçların arasından sıvıştı peşinden biri ikisi daha tabi bende sürü psikolojisi
kaçıp geldim mufak çavuşu beni aratıyormuş bide onunla hırlaş neyse yemeği kavuşturduk bizim başçavuş olay yerine varınca arkasını dönüyor bir bakıyorki kimse kalmamış deliye dönüyor tabi, bölük yazıcısı hemşehrim telaşla geldi durumu anlattı başvurusum ekibi komple mahkemeye veriyor emre itaatsizlikten yirmi günden aşağı ceza almazsınız şu anda başcavuş mutfakta bi konuş istersen dedi mutfak bitişiğimde hemen daldım mutfağa birde ne göreyim murfağın pis su gideri kanal var mutfakçının birini ızgarayı kaldırıp yatırmış içine diğer çalışanlarda ellerinde tenekelerle su döktürüyor üstüne
olayın hıncını zavallıdan alıyor bir selam çaktım durumu izah ettim gelmeseydim şimdi bu yemek çıkmamış alay aç kalmış olacaktı nolur beni mahkemeye vermeyin komutanım dedim
bi şartla dedi döveyimmi mahkemeyemi vereyim.. dövün dedim komutanım
mutfakçılardan birime git ağaçtan bi dal keste gel dedi beni odaya götürdü postallarını çoraplarını çıkar sırt üstü yat dedi yatıp ayaklarımı havaya kaldırdım bekliyorum epey bir zamandan sonra mutfakçı limon sandığı kasasından çıkardığı tahtayla geldi başçavuş başladı vurmaya epey bir müddet vurduktan sonra yorulmuş olacak sordu ulan eline el bombasını versem tankın altına yat desem yatacanmı dedi yine vurmaya devam yatacam komutanım diyorum ama..
yatmasın ulan eşoleşsek yatmazsın diyip olanca gücüyle tahmini onbeş dakika kadar vurdu bıraktı gitti benim ne kalkacak halim ne ayakkabı giyecek durumum var az sonra tahtayı getiren asker gelince ulan allahın zalimi adam senden ağaçtan dal kes getir dedi sen niye getirmedin hiç olmazsa dal kırılır bu kadar vurmazdı..
ne bileyim dedi güya sana iyilik olsun diye tahta getirdim...
Neyse sonraki falakarımıda daha sonra yazarım...