Gönlün Anahtarı Tevazudur... | Sayfa 5 | Define işaretleri ve anlamları

Gönlün Anahtarı Tevazudur...

BAYBURTLU

Kullanıcı
Katılım
26 Aralık 2014
Mesajlar
325
Beğeni
1,017
Puanları
93
Yaş
39
Hayırlı insan olmak ölmüş anne babamızın sevabını arttırır

Elbette herkesin bu nevi sadaka-i cariyeler inşa etmesi mümkün olmayabilir. Ancak ölen kişinin arkasından dua eden, iyiliği emredip kötülüklerden sakındıran salih, hayırlı evlat da sadaka-i cariyedir. Bakın Rasul-i Ekrem (s.a.v) bu hususu nasıl ifade etmekte: “Kim iyi bir çığır açarsa, bununla amel edenlerin ecri kadar ecri bu çığırı açan alır. Kötü bir çığır açan da, bununla amel edenlerin günahı kadar günah yüklenir.” (Müslim) Hayırlı bir evlat yetiştirmekle, hayırsız bir evlat yetiştirmek arasındaki farkı bu hadis-i şerifi okuduğumuzda daha iyi anlıyoruz. Dine ve topluma faydalı bir çocuk yetiştiren anne, baba, hoca gibi kimseler sürekli ecir kazanırlar. Şayet anne baba, hoca gibi kimseler üzerlerine düşen vazifeyi yapmayıp çocuğa dini terbiye vermedilerse, ahlakî faziletleri öğretmeden toplumun içine bir haşere gibi saldılarsa, o çocuğun ileride işleyeceği bütün günahların bir misli de onlara yazılır. Kendilerinden bir şey eksilmez.

Kabirde, dünyadaki gibi olmasa da bir hayat var. Ölenlerimiz yalnızca beden gömleğinden soyunmuşlardır. Ruhları hayattadır, dualarımız kendilerine takdim edilir, kabirlerine gittiğimizi görürler, kötülük yaptığımıza üzülür, iyiliklerimize sevinirler. Biz hissetmesek de onlar bizden çok uzakta değillerdir. Onları unutmamak gerekir. Çünkü kabir hayatı salih amel götürmeyenler için çok çetindir. En ufak bir manevi yardıma bile ihtiyaçları olabilir.
 

BAYBURTLU

Kullanıcı
Katılım
26 Aralık 2014
Mesajlar
325
Beğeni
1,017
Puanları
93
Yaş
39
Kutsala Saygı..
Edep kitaplarımızdan bir başka örnekle şu soruyu soralım:İnsan okuya okuya eskittiği, sayfaları yıpranıp dağılmış olan mushafı napmalıdır ?
Çöpe atamaz.Çünkü Allah'ın kitabına büyük saygısızlık olur.Peki sobaya atıp yakabilir mi? Kitaplarımız der ki: "Ateşle azap etmek Allah'a mahsus
olduğu gibi Allah'ın ayetlerini yakmak da doğru değildir.Buda bir nevi hakarettir." Peki ne yapacak bu insan? Kitaplar der ki:Ayak altı olmayan bir
yerde küçük bir çukur açmalıdır.Mushafı içine koyup üzerine doğrudan toprak atmak hürmetsizlik olacağından ya çukurun içine kabirde olduğu gibi
yanlamasına bir oyuk açar veya mushafın üzerine çalı çırpı koyar.Böylece toprağın doğrudan mushafın üzerine doğrudan dökülmesini engeller.
Bu şekilde kemal-i hürmetle önlem aldıktan sonra üzerini toprakla kapatır.
Bu satırlar okunduğunda "bu devirde yazar neden bahsediyor" diye düşünülebilir.Çünkü yazdıklarımız bugünkü kültüre çok yabancı duruyor.Fakat
edeplerin yaşandığı,insanların her hususta kılı kırk yardığı dönemler çok uzakta değil.Babalarımız dedelerimiz böyle zamanlarda yaşadılar.Biz
değerlerimizden büyük bir hızla koptuğumuz için anlattıklarımız san ki başka bir alemden bahsediyormuş izlenimi uyandırabilir.
Biz nezaman ayrılmaz parçamız olan degerlermize döner ve kendimiz olmaya başlarsak,o bereketli zamanların insanlarından olmamız ve
Allah Teala'ya yakınlığımız da mümkün olacaktır.Çünkü islami adaba sahip çıkmak,hayatın her alanını İslami değerlere bezemek demek. Mesela yine toplum içinde
yiyip içmemeye dikkat etmeye dönersek, bu hassasiyeti hayata geçirmekle hem kul hakkını düşünmüş hemde ahlakımızı güzelleştirmiş olacağız.
Yemekle ilgili bu tutum başka davranışlara da sirayet edecek ve hepsi bir araya geldiğinde ortaya güzel bir mümin,güzel bir toplum çıkacaktır.
Kültürümüzü oluşturan değerlerin hiçbiri boş değildir.Bir binanın yapı taşları gibi her birinin doldurduğu bir yer vardır.sadece edeplerimiz üzerinden
bile kendimiz olup olmadığımızı veya kendimiz olmaya ne kadar yakın olduğumuzu anlama imkanına sahibiz.
 
Üst